Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/2197
Karar No: 2021/2233
Karar Tarihi: 04.11.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2197 Esas 2021/2233 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2197
Karar No : 2021/2233

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …. İletişim Hizmetleri A.Ş.
VEKİLİ : Av. …..
KARŞI TARAF (DAVALI) : …. Kurumu
VEKİLİ : Av. …..

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onüçüncü Dairesinin 30/06/2020 tarih ve E:2018/1648, K:2020/1643 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: …. Kurulunun "Abonelere Yapılacak İadelerde Uygulanacak Usul ve Esaslar"ın onaylanmasına ilişkin …. tarih ve …. sayılı kararının iptali ile 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanun'un 60. maddesinin 9. fıkrasının Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Onüçüncü Dairesinin 30/06/2020 tarih ve E:2018/1648, K:2020/1643 sayılı kararıyla;
Anayasaya aykırılık iddiasının ciddî görülmediği,
Dava konusu Usul ve Esaslar'ın 7. maddesinin 1. ve 2. fıkralarının incelenmesi:
Davacı şirket tarafından, özetle, bir kişinin birden fazla aboneliği olabileceğinin öngörülmediği, faturalardan mahsup yapılması durumunda her ay SMS gönderilmesinin makul olmadığı hususlarının ileri sürüldüğü; aktarılan düzenlemede yer alan, mahsup işleminin abonelerin son ödeme tarihi geçmiş borçlarından yapılacağına ilişkin ifadeden, son kullanıcının bir veya birden fazla aboneliği olduğuna bakılmaksızın tüm aboneliklerinden kaynaklanan vadesi geçmiş borçları sebebiyle mahsuplaşma işleminin yapılabileceğinin anlaşıldığı, düzenlemenin açık ve anlaşılır olduğu, öte yandan, 5809 sayılı Kanun ile işletmecilere getirilen bilgilendirme yükümlülüğü dikkate alındığında, bildirimlerin iadeler tamamlanana kadar aylık dönemlerde devam etmesinin tüketici hak ve menfaatlerinin korunması amacına hizmet ettiği görüldüğünden dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı,
Dava konusu Usul ve Esaslar'ın 8. maddesinin incelenmesi:
Davacı şirket tarafından, iadelerin belirtilen sürelerde yapılmasının mümkün olmadığı, 30 günlük sürenin yetersiz olduğu hususlarının ileri sürüldüğü; 7061 sayılı Kanun'un 99. maddesiyle 5809 sayılı Kanun'un 60. maddesine eklenen 9. fıkrada, işletmecinin tüketicilerden haksız olarak aldığı tespit edilen tutarları iade etmekle yükümlü olduğunun kurala bağlandığı, düzenlemenin amacının, işletmecinin haksız olarak elinde bulundurduğu tutarları bir an önce hak sahiplerine ödemesinin sağlanması olduğu, iade süreçlerinde yaşanması muhtemel karmaşıklıkların ise basit sistemsel yöntemlerle çözülebileceği, verilen sürelerin yeterli ve makul olduğu görüldüğünden, dava konusu düzenlemede üst hukuk kurallarına aykırılık bulunmadığı,
Dava konusu Usul ve Esaslar'ın 9. maddesinin 2. fıkrasının incelenmesi:
Davacı şirket tarafından, eski abonelere ilişkin iade sürecinin yeni abonelerden bağımsız olması gerektiği, eski abone bilgilerine ulaşma zorluğu bulunduğunun ileri sürüldüğü; dava konusu düzenlemenin temel amacının abonelerden haksız olarak tahsil edilen tutarların iadesinin sağlanması olduğu ve yeniden abone olunup olunmadığına bakılmaksızın haksız tahsil edilen tutarların her hâlükârda iade edilmesi zorunluluğu bulunduğu hususları dikkate alındığında, alacağı bulunan tüketicinin yeniden abone olması durumunu düzenleyen dava konusu kuralda üst hukuk kurallarına aykırılık bulunmadığı,
Öte yandan, davacı şirket tarafından, dava konusu düzenlemenin tüketici olmayan aboneler yönünden yasal dayanağının bulunmadığı ileri sürülmekte ise de, 2002/21/EC sayılı Çerçeve Direktif'te elektronik haberleşme sektöründe bazı düzenlemelerden tüketicilerin yanı sıra son kullanıcıların da yararlanması gerektiğinden hareketle, "tüketici" tanımının yanı sıra "abone", "kullanıcı" ve "son kullanıcı" tanımlarına yer verildiği; 2002/22/EC sayılı Evrensel Hizmet Direktifi'nin "Sözleşmeler" başlıklı 20. maddesinde ise, sözleşmelere ilişkin hükümlerin üye ülkelerin tercihlerine göre son kullanıcılara da uygulanabileceğine ilişkin kuralın yer aldığı dikkate alındığında, Kanun Koyucu'nun, elektronik haberleşme sektörüne ilişkin tüketicilerin korunması rejimini, tüketicinin korunmasına ilişkin genel nitelikli kanunlardan ve diğer sektörlere ilişkin mevzuattan ayrı değerlendirmek suretiyle, AB düzenlemeleri doğrultusunda 5809 sayılı Kanun ile düzenlediği, bu Kanun'da ise yalnızca tüketicilerin değil, bütün son kullanıcıların da işletmeciler karşısında koruma altına alındığı görüldüğünden dava konusu düzenlemelerde bu yönüyle de hukuka aykırılık bulunmadığı,
Davacı şirketin diğer iddialarının ise dava konusu düzenlemeleri kusurlandırıcı mahiyette görülmediği gerekçeleriyle,
Davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu Kurul kararının dayanağını teşkil eden 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 60. maddesinin 9. fıkrasına yönelik olarak dile getirilen Anayasa'ya aykırılık iddialarının Dairece gerekçe gösterilmeksizin ciddi görülmediği, bu haliyle Daire kararının adil yargılanma hakkını ihlal ettiği, dava konusu Kurul kararıyla dayanağı Kanun hükmünün abonelerin Anayasal güvenceye sahip olan mülkiyet hakkına aykırı olduğu, nitekim kanun koyucunun benzer mahiyetteki düzenlemelerinde 10 yıllık süreden sonra alacakların bütçeye intikalini öngördüğü, oysa 5809 sayılı Kanun'da bu sürenin mülkiyet hakkını ihlal eder şekilde 2 yıl olarak belirlendiği, tüketicilerin aleyhine de olan dava konusu işlem ile dayanak Kanun hükmünün devlete tüketicilerin korunması konusunda yükümlülük getiren Anayasa'nın 172. maddesi ile de bağdaşmadığı, dava konusu Kurul kararı nedeniyle 2 yıl içinde iadesi gerçekleştirilmeyen iade tutarlarının bütçeye aktarıldığı, bu nedenle 2 yıl sonra ücret iadesi için taraflarına başvuran abonelere ödemeler yapılamadığı, bu bağlamda nihai olarak tüketicilerin mağdur olduğu, öte yandan, idarece verilen iade kararının aksine bir karar verilmesi durumunda tüketicilere ve bütçeye aktarılan tutarların işletmecilere iadesine yönelik hangi usulün uygulanacağı konusunda bir belirlilik bulunmadığı, dava konusu Kurul kararı ve dayanak Kanun hükmü ile davalı idareye ücret iadesi yetkisinin verilmesinin yargılama yetkisinin davalı idareye tanınması anlamına geldiği, bu haliyle anılan Kurul kararı ve dayanak Kanun hükmünün Anayasa'nın 9. ve 142. maddelerine aykırı olduğu, dava konusu Kurul kararında tüketici vasfı taşımayan abonelerin de kapsama alındığı, bu durumun dayanak 5809 sayılı Kanun ile bağdaşmadığı, nitekim anılan Kanun'da abone ve tüketici kavramlarının ayrı ayrı tanımlandığı, ayrıca dayanak Kanun'un 60. maddesinin 9. fıkrasında açıkça tüketicilerden haksız yere alınan ücretlerin iadesine karar verileceğinin hükme bağlandığı, dava konusu Usul ve Esaslar'ın iade yöntemlerini düzenleyen 7. maddesinin belirlilik ilkesine aykırı ifadeler ihtiva ettiği, Usul ve Esasların 8. maddesinde iade işlemleri için öngörülen 30 günlük sürenin makul olmadığı, nitekim dava konusu Kurul kararı tesis edilmeden önce davalı idarece verilen iade kararlarında iadelerin tamamlanması için 2 ila 9 ay arasında süreler öngörüldüğü, Usul ve Esaslar'ın 9. maddesinde yeniden abone olanlara önceki abonelikleri için yapılacak iadelere yönelik yöntemler öngörüldüğü, oysa eski aboneliklere ilişkin iadelerin yeni aboneliklerden bağımsız yürütülmesi gerektiği, yine abonelerin alacak ve borç bilgilerinin e-devlet sisteminde yer aldığı gözetildiğinde, abonelere iadelerle ilgili detaylı bilgilendirme yapılmasının lüzumlu olmadığı, davalı idarece Usul ve Esaslar'da değişiklik yapılmış olmasına rağmen, bu değişikliklerin gereği olarak işletmecilere ek süre verilmediği belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ MEHMET ….'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin ve Anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onüçüncü Dairesinin temyize konu 30/06/2020 tarih ve E:2018/1648, K:2020/1643 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kullanılmayan ... TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4.Kesin olarak, 04/11/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY

X- Dava dilekçesinde, davacı tarafından, …..Kurulunun "Abonelere Yapılacak İadelerde Uygulanacak Usul ve Esaslar"ın onaylanmasına ilişkin … tarih ve …. sayılı iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari davaların açılması" başlıklı 3. maddesinin 2/b bendinde, dava dilekçelerinde davanın konusunun gösterileceği; 14. maddesinin 3/g bendinde, dava dilekçelerinin 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları yönünden de inceleneceği belirtilmiş; 15. maddesinin 1/d bendine ise "3/g bendinde yazılı halde otuzgün içinde 3 ve 5 inci maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak (...) üzere dilekçelerin reddine karar verileceği" hükmüne yer verilmiştir.
Dava dilekçesinin "Konu" ve "Sonuç ve İstem" bölümlerinde, dava konusu Kurul kararının tümüyle iptali istenilmiştir. Dava dilekçesinde yer alan dava açma iradesinin en somut biçimde ortaya konulduğu bu kısımlarda, dava konusu işlemin herhangi bir kısmı belirtilmek suretiyle sınırlandırma yapılmamıştır.
Dairece her ne kadar, davacının iddiaları dikkate alınmak suretiyle, dava konusu Kurul kararıyla onaylanan "Abonelere Yapılacak İadelerde Uygulanacak Usul ve Esaslar"ın belli kısımları yönünden inceleme yapılmış ise de; davanın, davacının isteminin bir kısmına özgülenerek incelenmesi mümkün değildir. Böyle bir nitelendirme, dava dilekçesinde yer verilen dava açma iradesinin yöneldiği olgular bakımından davacının iradesine müdahale etme veya davacının talebini yönlendirme sonucunu dahi doğurabilecektir.
Bu durumda, dava konusu Kurul kararı ile eki Usul ve Esaslar'ın hüküm kurulmayan kısımları yönünden inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerektiğinden, temyize konu kararın bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi