11. Hukuk Dairesi 2019/3400 E. , 2019/5976 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 14/09/2017 tarih ve 2017/84-2017/125 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin faaliyetlerini Komili (1878), ... (1914) ve Kırlangıç (1953) markaları ile sürdürdüğünü, tanınmış Komili markasının sahibi olduğunu, Komili markasının zeytinyağı ve bağlantılı ürünler ile özdeşleşmiş olduğunu ve geniş bir tüketici kitlesine ulaştırıldığını, davalının içerisinde "KOMİLİ" ve "1878" ibarelerini içeren çeşitli markaların sahibi olmasına rağmen bu markaları 5 yılı aşkın süreden bu yana hiç kullanmadığını ileri sürerek davalı adına tescilli 182674, 183221, 98/19498, 98/009314, 96/020188, 97/020698, 182677, 95/015900, 92/011986, 92/011987, 92/011981, 95/015901, 95/015899, 99/009315, 92/011984, 92/011983, 92/011985, 92/011982, 96/020189, 96/020187 no"lu markaların kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada ise davacı vekili, davalı adına tescilli 98/019503, 96/20193 ve 99/009314 no"lu markaların kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğünü istemiştir.Asıl davada davalı vekili, davaya konu bazı markaların müvekkili mülkiyetinde olmadığını, 96/20188, 95/015900, 95/015901, 96/020189, 99/009315 no"lu markalardan zeytin emtiası çıkarıldığından hükümsüz hale geldiğini, 98/019498, 99/009314, 96/020187 no"lu markaların dava dışı şirkete 27.11.2012 tarihinde davadan önce devredildiğini, husumet nedeni ile davanın reddi gerektiğini, davacının hukuki yararının bulunmadığını, dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Birleşen davada davalı vekili, 27.11.2012 tarihinde aile markaları olan KOMİLİ"yi zeytin ürünü için, 1878 markasını ise zeytinyağının da dahil olduğu yağ ürünleri için diğer davalıdan devraldığını, anılan emtiaların hiçbir zaman davacının faaliyet alanına dahil olmadığını, dava konusu markaların devir tarihinden bu yana müvekkilince yaygın bir biçimde kullanıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, yargılamanın devamı sırasında Anayasa Mahkemesi"nin 14.12.2016 tarihli, 2016/148 Esas- 2016/189 Karar sayılı ilamı ile; davanın hukuki dayanağı olan 556 sayılı KHK 14. maddesinin Anayasa Mahkemesi"nin kararı ile iptal edilmesi nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı, kullanmama nedeniyle açılan iptal davalarında, menfi bir durumun ispatının zorluğu gözönüne alınarak, markanın kullanılmadığının davacı tarafından ispat edilmesinin fiilen hemen hemen imkansız olduğu, bu nedenle ispat yükünün marka sahibi davalı üzerinde olduğu, davalıların, dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık sürede ciddi kullanımlarını ispat edemedikleri, buna göre dava tarihinde davacının haklı olduğu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tamamının davalılardan tahsil edilerek davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle; asıl davada 99/009315 sayılı marka ve 99/009314 sayılı marka hakkında bozma öncesinde verilen karar verilmesine yer olmadığı kararı kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı adına tescilli 98/019498, 96/020188, 97/020698, 182667, 95/15900, 92/011986, 92/011982, 96/020189, 92/011987, 92/011981, 95/015901, 95/015899, 92/011984, 92/011983, 92/011985, 96/020187, 182674, 183221 nolu markaların kullanmama nedeniyle iptaline ilişkin talep yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına; birleşen davada, davalı adına tescilli 96/020193, 99/009314, 98/019503 nolu markaların kullanmama nedeniyle iptaline ilişkin talep yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava 556 sayılı KHK’nın yürürlükte olduğu dönemde açılmış olan kullanmama nedeniyle markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, Mahkemece asıl davada 99/009315 sayılı marka ve 99/009314 sayılı marka hakkında bozma öncesinde verilen karar verilmesine yer olmadığı kararı kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı adına tescilli 98/019498, 96/020188, 97/020698, 182667, 95/15900, 92/011986, 92/011982, 96/020189, 92/011987, 92/011981, 95/015901, 95/015899, 92/011984, 92/011983, 92/011985, 96/020187, 182674, 183221 nolu markaların kullanmama nedeniyle iptaline ilişkin talep yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına; birleşen davada, davalı adına tescilli 96/020193, 99/009314, 98/019503 nolu markaların kullanmama nedeniyle iptaline ilişkin talep yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve her iki davada da davaların açılış tarihinde davacının haklı olduğu gerekçesiyle yargılama giderlerinin davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Ancak, Dairemizce verilen 27.02.2017 tarih 2015/12931 E.- 2017/1120 K. sayılı bozma ilamıyla, 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarih, 2016/148 E- 2016/189 K. sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verildiği,bu itibarla, anılan hususta değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere Mahkemece verilmiş olan ilk hükmün sair temyiz itirazları incelenmeksizin bozma ilamına konu edildiği anlaşılmaktadır.
Şu halde, asıl davada 99/009315 ve 99/009314 sayılı markalar hakkında bozma öncesinde verilmiş olan hükmün kesinleştiğinden bahsedilemeyecek olup, Mahkemece anılan markalar hakkında da bir değerlendirme yapılıp olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle bozma öncesinde verilen karar verilmesine yer olmadığına dair kararın kesinleştiğinden bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin asıl ve birleşen davaya yönelik sair temyiz istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentteki gerekçelerle, davalı vekilinin temyiz talebinin kabulü ile yerel mahkeme hükmünün anılan taraf yararına BOZULMASINA, (2) no"lu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin asıl ve birleşen davaya yönelik sair temyiz istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 30/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.