Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/1855
Karar No: 2021/2262
Karar Tarihi: 08.11.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/1855 Esas 2021/2262 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/1855
Karar No : 2021/2262


TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …Av. …

İSTEMİN KONUSU : …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, TRT Genel Müdürlüğünde …olarak görev yaptığı döneme ilişkin olarak hakkında başlatılan soruşturma sonucu, TRT Personel Yönetmeliği'nin 100/g maddesi uyarınca "işten çıkarma" cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de, alt ceza uygulanmak suretiyle "kademe ilerlemesinin durdurulması" cezası ile cezalandırılmasına, bunun ise "1/2 oranında aylıktan kesme" cezası olarak uygulanmasına yönelik TRT Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun …tarih ve …sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla;
Davacıya isnat edilen fiil nedeniyle yapılan yargılama sonunda, …Ağır Ceza Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla, dolandırıcılık suçundan beraatine karar verildiği, davacının dolandırıcılık suçunu işlediğinden bahisle hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 17/12/2020 tarih ve E:2016/10205, K:2020/5884 sayılı kararıyla;
Uyuşmazlıkta, davacının, disiplin cezasına konu fiilleri nedeniyle "dolandırıcılık" suçunu işlediği iddiasıyla …Ağır Ceza Mahkemesinin E:…sayılı dosyasında kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda anılan Mahkemenin …tarih ve … sayılı kararı ile davacının beraatine karar verildiği, dosyanın Yargıtayda temyiz aşamasında olduğu ve henüz kesinleşmediği,
Davacının dava konusu disiplin cezasıyla cezalandırılmasına neden olan dolandırıcılık suçunun, Türk Ceza Kanunu'nda tanımlanmış olması nedeniyle davacının bu suçu işleyip işlemediği ancak ceza yargılaması sonucu verilecek kararın kesinleşmesi ile belirlenebilecek olup, bu davanın sonucunu etkileyeceği,
Bu durumda, İdare Mahkemesi tarafından, ceza yargılaması neticesinde verilecek karar kesinleştikten sonra disiplin cezasına konu fiilin işlenip işlenmediği konusunda değerlendirme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden, bu yönde bir araştırma yapılmadan verilen kararda hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılarak …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla; Ceza Mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenilmesinin telafisi güç ve imkansız zararlara yol açacağı belirtilerek dava konusu işlemin iptali yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının TRT Müzik …olarak görev yaptığı dönemde, "…", "…" ve "…" adlı iç yapımların maliyetlerinin çok üzerinde bedellerle ortak yapıma dönüştürüldüğü ve bu yolla maddi menfaat sağladığı yolundaki iddia üzerine davacı hakkında soruşturma başlatıldığı, yapılan soruşturma neticesinde tespit edilen ve somut olarak ortaya konulan hususlar birlikte ele alındığında davacının fiilinin sübuta erdiği, bu doğrultuda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ve aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.


KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, dava konusu disiplin cezasının verilmesine gerekçe olan fiili işlediğine dair her türlü şüpheden uzak somut bir delil bulunmadığı, nitekim dolandırıcılık suçunu işlediğinden bahisle adli yargıda yargılandığı ve bu yargılamanın beraatle sonuçlandığı, idarece başaltılan soruşturmanın usulüne uygun şekilde yapılmadığı, süreçte savunma hakkının yeterince kullandırılmadığı, zamanaşımı süresinin dolduğu, İdare Mahkemesi kararının yerinde olduğu, bozulmasını gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile …İdare Mahkemesinin ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Prodüktör olan davacı hakkında, TRT Müzik …olarak görev yaptığı dönemde hakkındaki iddialarla ilgili olarak başlatılan disiplin soruşturması sonucunda düzenlenen Soruşturma Raporunda özetle; TRT Müzik …görevini yürüttüğü süre içinde, iç yapım olarak gerçekleştirilmekte olan …' ve …' adlı programların; içeriklerinde, çalışanlarında ve diğer maliyet kalemlerinde kayda değer bir değişiklik olmadığı halde, iç yapım olarak gerçekleştirildikleri dönemdeki maliyetlerine nazaran daha yüksek bedellerle ortak yapıma dönüştürülmesini ve ortak yapım olarak ilave bölümler yaptırılmasını sağladığı, söz konusu programlar için tamamen kanal koordinatörü olarak kendi yetki limitleri dahilinde alım yapılan şirkete yapılan fazladan ödemeler üzerinden maddi menfaat temin ettiği, bu yolla kurumu 252.100,00-TL zarara uğrattığından bahisle dolandırıcılık suçunun sabit olduğu gerekçesiyle getirilen teklif doğrultusunda TRT Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunca davacının Personel Yönetmeliği'nin 100/g maddesi uyarınca "işten çıkarma cezası" ile cezalandırılması gerekmesine karşın, daha önce herhangi bir disiplin suçu işlemediği hususu göz önünde bulundurulmak suretiyle alt ceza uygulanarak, "kademe ilerlemesinin durdurulması" cezasıyla cezalandırılmasına, bunun ise brüt sözleşme ücretinden "1/2 oranında aylıktan kesme" cezası olarak uygulanmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
İşlem tarihinde yürürlükte bulunan TRT Personel Yönetmeliği'nin 100. maddesinin (g) bendinde, hırsızlık, görevi kötüye kullanma, sahtekarlık, dolandırıcılık, yalan yere tanıklık veya yemin, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet veya cürüm uydurma gibi memurluk sıfatıyla bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici suçlardan birisini işlediği idari soruşturma sonunda sabit olanların işten çıkarma cezasıyla cezalandırılacağı kuralına yer verilmiş, 114. maddesinde, "Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallere göre ceza tayini esastır. Ancak, ceza tayinine yetkili mercilerin takdirine göre fiilde hafifletici sebepler olduğu kanısına varılırsa, bu sebep açıklanarak ceza bir derece hafifletilebilir. İlgilinin geçmiş hizmetleri, ödül ve başarıları da hafifletici sebep olarak göz önünde bulundurulabilir."; 99.maddesinin son fıkrasında ise, "Bulundukları derecelerin son kademesinde olanlardan, öğrenim durumları itibariyle derece yükselmesi yapamayan personel ile kadro karşılık gösterilmek suretiyle sözleşmeli olarak çalıştırılacak personelin yukarıda belirtilen fiil ve hallerin vukuunda brüt aylık veya sözleşme ücretinin 1/4-1/2'si kesilir." kuralları düzenlenmiştir.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin 14/06/2017 tarih ve E:2016/182, K:2017/111 sayılı kararıyla, TRT Personel Yönetmeliği'nin yasal dayanağı olan 11/11/1983 tarih ve 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’nun 56. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…, disiplin cezaları…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anılan Anayasa Mahkemesi kararı üzerine 2954 sayılı Kanuna 7176 sayılı Kanun ile 56. maddeden sonra gelmek üzere 56/A, 56/B, 56/C, 56/D maddeleri eklenmiş ve TRT Genel Müdürlüğünün memur ve kadro karşılığı sözleşmeli personelinin disiplin işlemleri, disiplin amirleri, disiplin cezaları, disiplin işlemlerinin uygulanma esasları ve görevden uzaklaştırılmaları bu maddelerde düzenlenmiş ve 12/06/2019 tarih ve 30799 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak, yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Olayda davacının, …olarak görev yaptığı dönemde maddi menfaat temin ettiği, kurumu zarara uğrattığından bahisle dolandırıcılık suçunun sabit olduğu gerekçesiyle disiplin cezasına konu fiilleri nedeniyle dolandırıcılık suçunu işlediği iddiasıyla …Ağır Ceza Mahkemesinin E:…sayılı dosyasında kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda anılan Mahkemenin …tarih ve …sayılı kararı ile davacının beraatine karar verildiği, dosyanın Yargıtayda temyiz aşamasında olduğu ve henüz kesinleşmediği, yargılama sürecinin devam ettiği görülmektedir.
Davacının dava konusu disiplin cezasıyla cezalandırılmasına neden olan dolandırıcılık suçunun, Türk Ceza Kanunu'nda tanımlanmış olması nedeniyle davacının bu suçu işleyip işlemediği ancak ceza yargılaması sonucu verilecek kararın kesinleşmesi ile belirlenebilecek olup, bu hususun temyizen bakılan bu davanın sonucunu doğrudan etkileyeceği açıktır.
Bu durumda, İdare Mahkemesi tarafından, ceza yargılaması neticesinde verilecek karar kesinleştikten sonra disiplin cezasına konu fiilin sübuta erip ermediği ve fiilin sabit görülmesi halinde 'İlgili Mevzuat' kısmında belirtilen hukuki süreç ve yeni hukuki düzenleme dikkate alınarak yeniden bir değerlendirme yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın …İdare Mahkemesine gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/11/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.




KARŞI OY

X- Dava, davacının, TRT Genel Müdürlüğünde …olarak görev yaptığı döneme ilişkin olarak hakkında başlatılan soruşturma sonucu, TRT Personel Yönetmeliği'nin 100/g maddesi uyarınca "işten çıkarma" cezası ile cezalandırılması gerekmekte ise de, alt ceza uygulanmak suretiyle "kademe ilerlemesinin durdurulması" cezası ile cezalandırılmasına, bunun ise "1/2 oranında aylıktan kesme" cezası olarak uygulanmasına yönelik TRT Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun …tarih ve …sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Uyuşmazlıkta, Danıştay (Kapatılan) Onaltıncı Dairesince görülen bir davada, 08/06/2016 tarih ve E:2015/15655 sayılı karar ile davalı idare personeline disiplin cezası verilmesinin dayanağı olan ve disiplin cezalarının yönetmelikle düzenleneceği hükmünü taşıyan 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu'nun "Personel işlemleri ve personel hizmet tanımları" başlıklı 56. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "disiplin cezaları" ibaresinin Anayasa'nın 38. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen "suçta ve cezada kanunilik" ilkesine ve Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında hükme bağlanan "kanuni düzenleme" ilkesine aykırılık oluşturduğu kanısına ulaşılması nedeniyle Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Danıştay (Kapatılan) Onaltıncı Dairesinin anılan başvurusu üzerine, Anayasa Mahkemesinin 14/06/2017 tarih ve E:2016/182, K:2017/111 sayılı kararıyla, 11/11/1983 tarih ve 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’nun 56. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…, disiplin cezaları…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, iptal hükmünün, Anayasa’nın 153. maddesinin 3. fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin 3. fıkrası gereğince, kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
Anılan Anayasa Mahkemesi kararı üzerine 2954 sayılı Kanuna 7176 sayılı Kanun ile 56. maddeden sonra gelmek üzere 56/A, 56/B, 56/C, 56/D maddeleri eklenmiş ve TRT Genel Müdürlüğünün memur ve kadro karşılığı sözleşmeli personelinin disiplin işlemleri, disiplin amirleri, disiplin cezaları, disiplin işlemlerinin uygulanma esasları ve görevden uzaklaştırılmaları bu maddelerde düzenlenmiş ve 12/06/2019 tarih ve 30799 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak, yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının işlediği ifade edilen dolandırıcılık fiilinin yasal dayanağı Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilen Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Personel Yönetmeliği'nin 100. maddesinin (g) bendi kapsamında bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda, söz konusu kararlardan önce yürürlükte olan Anayasa'ya aykırı kural döneminde tesis edilen işlemlere karşı açılan ve halen görülmekte olan davaların Anayasa Mahkemesi kararlarından ne şekilde etkileneceği konusunun irdelenmesi gerekmektedir. Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası "Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez."; dördüncü fıkrası "İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar."; beşinci fıkrası ise, "İptal kararları geriye yürümez." kuralını taşımaktadır.
Anayasa Mahkemesince bir yasanın veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde eldeki davaların Anayasaya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa'nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez. Bir başka anlatımla, Anayasa Mahkemesinin, iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi ileriye dönük olarak ertelemiş bulunması öncelikle yasama organına aynı konuda, iptal kararının gerekçesine uygun olarak yeni bir düzenleme için olanak tanımak ve ortada hukuki bir boşluk yaratmamak amacına yönelik olup her durumda yargı mercilerinin bakmakta oldukları uyuşmazlıklarda hukuka ve Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş kuralları uygulaması ve uyuşmazlıkları bu kurallara göre çözümlemesi sonucunu doğurmaz. Anayasa Mahkemesince iptal kararının yürürlüğe girmesi için verilen sürenin, Mahkemenin iptal kararının gerekçesiyle birlikte dikkate alınması ve yorumlanması gerekmektedir.
Diğer taraftan, Anayasa'nın 153.maddesinde yer alan ve iptal kararlarının geriye yürümezliğine ilişkin bulunan kural, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların ortadan kaldırılmasına veya toplum huzurunun bozulmasına yol açacak sonuçları önlemek amacıyla kabul edilmiş olup bu kuralın mutlak anlamda anlaşılıp uygulanamayacağı; özellikle bir davaya bakmakta olan mahkeme tarafından itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine götürülen konularda uygulanmasının mümkün olmadığı, aksi halde Anayasa'nın 152. maddesinde düzenlenmiş olan "Anayasa'ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi" (itiraz) yolunun hukuk ve uygulama yönünden sonuçsuz kalacağı yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Nitekim Anayasa'nın, itiraz yoluna başvurulan kanun ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararının beş ay içinde gelmemesi halinde mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağına işaret edilen 152. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır." yolundaki kural da Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararlarının, bu karardan önce açılmış bulunan ve bakılmakta olan davalarda uygulanması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir yasa ya da Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasa'nın 153. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasını isteme hakkına sahip olan kişilerin de, olayımızda olduğu gibi, hak veya menfaatlerini ihlal eden kuralın iptal davası veya itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olması halinde iptal hükmünün hukuki sonuçlarından yararlanmaları gerekeceği açıktır. Aksi halde Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararının uygulama tarihinin yukarıda belirtilen amaçla ayrıca belirlenmesi halinde iptal edilen yasa kuralının uygulanmasının sürdürülmesi nedeniyle bu uygulamaya karşı dava yoluna başvuracakların iptal kararının hukuki sonuçlarından yararlanamayacaklarının kabulü; bir yandan dava yoluna başvuran herkes için Anayasa ile tanınmış olan itiraz hakkının bunlar için fiilen işlemez hale getirilerek ortadan kalkması ve iptal kararının uygulanamaması, öte yandan Anayasa'ya aykırılığı hükmen saptanmış olan bir yasa kuralının uygulanmasının hukuken korunması gibi bir sonuca neden olur ki, bu durumun Anayasa'nın üstünlüğü ve Hukuk Devleti ilkesine aykırı düşeceğinin kabulü gerekir.
Kaldı ki, bir düzenleyici işlemin dayanağı yasa kuralının, Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi halinde, bu düzenleyici işlem bir idari davaya konu edilmemiş olsa bile, iptal kararından etkileneceği öğretide kabul edilmektedir.

Bu durumda, Anayasa Mahkemesinin sözü edilen iptal kararlarının gerekçesi karşısında; esasları Yasada belirlenmeyen bir konuyu Yönetmelik ile düzenleyen ve dayanağı Yasa kuralı iptal edilen dava konusu Yönetmeliğin 100. maddesinin (g) bendinin hukuksal dayanaktan yoksun kaldığı açıktır.
Bilindiği gibi bir olay ve işleme o sırada yürürlükte olan hukuk kurallarının uygulanmasına “hemen uygulama” ilkesi, bir olaya ve işleme daha sonra yürürlüğe girmiş bir hukuk kuralının uygulanmasına “geçmişe yürüme” ilkesi denilmekte olup, genel hukuk kuralı olan “hemen uygulama” ilkesi gereğince yeni mevzuatın ya da mevzuatta yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki olay ve işlemlere uygulanması gerekmektedir.
Kural olarak yasalar aksi belirtilmedikçe yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren uygulanmaya başlanır ve bu tarihten sonra meydana gelen olaylara tatbik edilirler. Yasalarda yer alan geçici maddeler ise kural olarak, söz konusu yasa kapsamına girenlerin asıl maddelerle getirilen yeni hukuki durumlara geçiş sürecini (intibakını) düzenlemektedirler. Bu bağlamda, yasal düzenlemelerin yürürlüğe girdiği tarihten önceki olaylara uygulanması, ancak istisnai durumlarda ve geçici maddelerde açıkça düzenlenmesi halinde mümkündür.
Bu doğrultuda, uyuşmazlıkta, dava konusu bireysel işlemin hukuki denetiminin işlemin tesis edildiği tarihte mevcut olan yasal düzenlemeler esas alınarak yapılması gerekmektedir.
Bu kapsamda, davacıya verilen disiplin cezası değerlendirildiğinde; dayanağı yasa kuralları Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle hukuki dayanaktan yoksun hale gelen Yönetmeliğe dayanılarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddi ile …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı ısrar kararının bu gerekçe ile onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.




KARŞI OY

XX- TRT Personel Yönetmeliği'nin 100. maddesinin (g) bendinde "Hırsızlık, görevi kötüye kullanma, sahtekarlık, dolandırıcılık, yalan yere tanıklık veya yemin, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet veya cürüm uydurma gibi memurluk sıfatıyla bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici suçlardan birisini işlediği idari soruşturma sonunda sabit olanlar" işten çıkarma cezası ile cezalandırılmayı gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır.
Olayda, davacı TRT Müzik …olarak görev yaptığı dönemde maddi menfaat temin ettiği, bu yolla kurumu zarara uğrattığından bahisle dolandırıcılık suçunu işlediği gerekçesiyle dava konusu disiplin cezası ile cezalandırılmış ise de, gerek bu kapsamda yapılan soruşturma raporunda gerekse de Yüksek Disiplin Kurulunca tesis edilen işlemde sebep unsuru olarak gösterilen fiillerin dolandırıcılık suçu ile örtüşmediği, sevk maddesinin yorumunun hatalı bir şekilde yapıldığı, davacının eyleminin dolandırıcılık değil aynı madde kapsamında yer alan görevi kötüye kullanma suçu kapsamında olduğu değerlendirilmelidir.
Bu durumda, davacının …olarak görev yaptığı dönemdeki fiilerinin görevi kötüye kullanma suçu kapsamında olduğu, davalı idarece yeninden yapılacak soruşturma sonucunda getirilecek teklif doğrultusunda ceza tayin edilmesi gerekmekte olup, sevk maddesinin hatalı tatbiki suretiyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyize konu ısrar kararının bu gerekçe ile onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi