Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2018/70
Karar No: 2021/5378
Karar Tarihi: 09.11.2021

Danıştay 10. Daire 2018/70 Esas 2021/5378 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2018/70
Karar No : 2021/5378

DAVACI : …Odaları Birliği
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- … / …
(Mülga …)
VEKİLİ : Av. …
2- … Bakanlığı / …
(Mülga … Bakanlığı)
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN_KONUSU : Dava, 09/01/2008 tarih ve 26751 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin, 02/01/2010 tarih ve 27450 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelikle değişik 4. maddesinin birinci fıkrasının (t) bendi ile aynı fıkraya eklenen (u) bendinin iptali istemiyle açılmıştır.

DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, 5549 sayılı Kanun'da yükümlülerin açıkça sayılmak suretiyle belirlendiği, anılan Kanunda yükümlüler arasında sayılmayan muhasebe ve mali denetim işleriyle uğraşan meslek mensuplarının yönetmelikle yükümlüler kapsamına alınmasının hukuka aykırı olduğu ve yasanın sistematiğini bozduğu, 5549 sayılı Kanun'un 3, 4 ve 6. maddelerinde, yükümlülerin kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapmadan önce ilgililerin kimliklerini tespit zorunluluğu öngörüldüğü, dolayısıyla yükümlülük için "işleme taraf olma" veya "işleme aracılık etme" kriterlerinin arandığı, muhasebe ve denetim faaliyetlerini yürüten meslek mensuplarının görevi zaten gerçekleşmiş işlemleri bir süre sonra muhasebeleştirmek veya muhasebeleştirilmiş işlemleri denetlemek olduğundan ve işlemlere taraf veya aracılık etmeleri mümkün olmadığından meslek mensuplarının yükümlü olamayacakları, 3568 sayılı Kanun'un 43. maddesine göre meslek mensuplarının işleri dolayısıyla öğrendikleri bilgi ve sırları ifşa edemeyecekleri, şüphe üzerine bildirim yükümlülüğü kapsamına alınmalarının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

DAVALILARIN_SAVUNMASI : Davalı idarelerce, 5549 sayılı Kanun'un 2. maddesinde yükümlülerin tek tek sayılmayıp, yükümlülerin faaliyet gösterdiği alanların belirlendiği, yükümlülerin Yönetmeliğin 4. maddesinde sayıldığı, Kanunda faaliyet alanları belirlendiğinden, sistematiğine uygun olarak diğer alanlarda faaliyet gösterenleri yükümlü saymak konusunda Bakanlar Kuruluna açık yetki verildiği, 5549 sayılı Kanun'un 2. maddesinin gerekçesinden de bunun amaçlandığının anlaşılacağı, suç gelirlerinin aklanmasında muhasebenin başlı başına bir aklama aracı olarak kullanılabileceği, aklama ve terörün finansmanıyla mücadelede boşluk doğmaması için bu meslek mensuplarının kapsama alınmasının zorunlu olduğu, Avrupa Birliği katılım müzakereleri çerçevesinde de bunun zorunluluk oluşturduğu, şüpheli işlem bildirim yükümlülüğünün yasal bir zorunluluk olup, sır saklama mecburiyetinin ihlali anlamına gelmediği, mevzuatımıza göre yasal bildirimlerin sır saklama yükümlülüğünün ihlali ve suç sayılmayacağı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Bozma kararına uyularak davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ :Dava,09.01.2008 tarih ve 26751 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin, 2.1.2010 tarih ve 27450 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelikle değişik 4. maddesinin birinci fıkrasının (t) bendi ile aynı fıkraya eklenen (u) bendinin iptali istemiyle açılmıştır.
5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek bu Kanunun amacı olarak belirlenmiş, 2. maddesi "d" bendinde, Yükümlü; Bankacılık, sigortacılık, bireysel emeklilik, sermaye piyasaları, ödünç para verme ve diğer finansal hizmetler ile posta ve taşımacılık, talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler; döviz, taşınmaz, değerli taş ve maden, mücevher, nakil vasıtası, iş makinesi, tarihi eser, sanat eseri ve antika ticareti ile iştigal edenler veya bu faaliyetlere aracılık edenler ile noterler, spor kulüpleri ve Bakanlar Kurulunca belirlenen diğer alanlarda faaliyet gösterenler, olarak tanımlanmıştır.
Aynı Yasanın "Kimlik tespiti" başlıklı 3. maddesi 1. fıkrasında, yükümlülerin, kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapılanların kimliklerini tespit etmek zorunda oldukları, 2. fıkrasında, kimlik tespitine esas belge nevilerini belirlemeye Bakanlık yetkili olup, kimlik tespitini gerektiren işlem türleri, bunların parasal sınırları ve konuyla ilgili diğer usûl ve esasların yönetmelikle belirleneceği, "Şüpheli işlem bildirimi" başlığıyla düzenlenen 4. maddesi 1. fıkrasında, yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya teşebbüs edilen işlemlere konu malvarlığının yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir hususun bulunması halinde bu işlemlerin yükümlüler tarafından MASAK Başkanlığına bildirilmesinin zorunlu olduğu, 2. fıkrasında, yükümlülerin, Başkanlığa şüpheli işlem bildiriminde bulunulduğunu, yükümlülük denetimi ile görevlendirilen denetim elemanları ile yargılama sırasında mahkemeler dışında, işleme taraf olanlar dahil hiç kimseye açıklayamayacakları, 3. fıkrasında, yükümlülerin hangi faaliyetlerinden dolayı ve hangi usûl ve esaslara göre şüpheli işlem bildiriminde bulunacağının yönetmelikle belirleneceği hükme bağlanmıştır. "Devamlı bilgi verme" başlıklı 6. maddesinde, yükümlülerin taraf oldukları veya aracılık ettikleri işlemlerden, Bakanlıkça belirlenecek tutarı aşanları Başkanlığa bildirmek zorunda oldukları, kimlerin, hangi usûl ve esaslara göre devamlı bilgi vereceğinin yönetmelikle belirleneceği; "Muhafaza ve ibraz" başlıklı 8. maddesinde ise, yükümlülerin, bu Yasayla getirilen yükümlülüklere ve işlemlere ilişkin her türlü ortamdaki belgeleri düzenleme tarihinden, defter ve kayıtları son kayıt tarihinden, kimlik tespitine ilişkin belgeleri ise son işlem tarihinden itibaren sekiz yıl süreyle muhafaza ve istenmesi halinde yetkililere ibraz etmekle yükümlü oldukları; 27. maddesinde de, bu Yasanın 2. maddesinin (d) ve (e) bentleri ile 3, 4, 6, 7, 11, 15, 16, 19 ve 20. maddelerinde belirtilen hususlara ilişkin usul ve esasların Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmeliklerle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
5549 sayılı Yasanın anılan hükmüne dayalı olarak 10.12.2007 tarih ve 2007/13012 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla kabul edilerek 09.01.2008 tarih ve 26751 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve TerörünFinansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin 1.maddesinde, Yönetmeliğin amaç ve kapsamı; suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesi yükümlüler, yükümlülükler, yükümlülüklere uyumun denetimi, gümrük idaresine açıklama yapılması ve diğer tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemek oduğu belirtilmiş, "Yükümlü" başlıklı 4. maddenin 1. fıkrasında; Kanunun uygulanmasında, aşağıda sayılanlar ile bunların şube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimleri yükümlü oldukları kurala bağlanmış "a" ila "t" bentlerinde yükümlüler tek tek sayılmak suretiyle belirtilmiş, (t) bendinde, "şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerle sınırlı olmak üzere, bir işverene bağlı olmaksızın çalışan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler" de yükümlüler arasında sayılmıştır.
Bahsolunan Yönetmelik, 2.1.2010 tarih ve 27450 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren dava konusu Yönetmelikle değişikliğe uğramış; bu çerçevede, 4. maddesinin (t) bendinde yer alan "şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerle sınırlı olmak üzere" sınırlaması kaldırılarak, "bir işverene bağlı olmaksızın çalışan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler"in tamamı yükümlü tanımına dahil edilmiş; aynı Yönetmelik değişikliğiyle 4. maddeye eklenen (u) bendiyle "finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşları" da yükümlüler arasına dahil edilmiştir.
5549 sayılı yasal düzenlemeyle ,mali bilgilerden hareketle suça ve suçluya ulaşılması , mali yükümlülüklere uyumun takibinde etkinlik ve uluslararası gelişmelere uyumun sağlanması hedeflenmiştir.
Yasama organı tarafından yükümlünün tanımlandığı 5549 sayılı Yasanın 2. maddesi; 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine, 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakebesi Hakkında Kanunda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna istinaden çıkarılan ikincil mevzuatta tanımlanmış olan yükümlü gruplarının kavranmasının yanı sıra mali piyasalardaki gelişmeler paralelinde ortaya çıkacak veya zaman içerisinde uluslararası gerekler de dikkate alınarak, yükümlü tutulabilecek finansal aktörlerin ve diğer mesleklerin kapsama alındığı bir düzenleme olarak gerekçelendirilmiştir.
Yasa kapsamında yükümlüleri saymak suretiyle belirleyen yasa koyucu, bu hususta yönetmelikle kapsamın genişletilebileceği yolundaki bir gerekçeye anılan madde hükmünde yer vermemiştir.
Bu nedenle, yasa koyucu tarafından sayma suretiyle belirlenen yükümlüler arasında "serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavirler, yeminli mali müşavirler" ile "finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşlarının" yer almamasına karşın; 5549 sayılı Yasanın 2/d bendindeki "Bakanlar Kurulunca belirlenen diğer alanlarda faaliyet gösterenler" düzenlemesine dayanılarak, anılan meslek grubu ile kuruluşların Bakanlar Kurulu Kararıyla Yasa kapsamına dahil edilmesinde Yasa'ya uyarlık bulunmamaktadır.
Buna göre, söz konusu meslek mensupları ile bağımsız denetim kuruluşlarının 5549 sayılı Yasa kapsamında belirtilen yükümlü tanımı içerisinde kabul edilebilmesi ancak bu konuda yasal düzenleme yapılması ile mümkün olacaktır.
Her ne kadar, davalı idare tarafından; dava konusu Yönetmeliğin, OECD bünyesinde 1989 yılında kurulan, Türkiye'nin de 1991 yılında üye olduğu Mali Eylem Görev Grubu (FATF) tarafından yayınlanan üye ülkeleri bağlayıcı nitelikteki (40) Tavsiye Kararları doğrultusunda hazırlandığı; bu nedenle, Yönetmeliğin ilk halinde, "serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavirler, yeminli mali müşavirler"in bazı konularla sınırlı olarak yükümlü kabul edildiği; ancak daha sonra Avrupa Birliği Katılım Müzakereleri çerçevesinde, Avrupa Komisyonu raporu doğrultusunda söz konusu sınırın kaldırılmasının ve bağımsız denetim kuruluşlarının Yönetmelik kapsamına alınmasının müzakerelere devam edilebilmesi için zorunlu hale geldiği belirtilmekte ise de; uluslararası sözleşmelerin bir gereği olarak ve gelişen koşullara göre, mevcut yasal düzenleme çerçevesinde bilgi akışının sağlanması için Yasa koyucu tarafından bu alandaki eksikliğin yönetmelikle yapılan düzenleme yerine yukarıda belirtildiği üzere,bu konuda yasal düzenleme yapılması gerektiğinden bu iddiaları yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 9.1.2008 tarih ve 26751 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin, 2.1.2010 tarih ve 27450 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelikle değişik 4. maddesinin birinci fıkrasının (t) bendi ile aynı fıkraya eklenen (u) bendinin iptaline karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun Ek 1. maddesi uyarınca karar veren Danıştay Onuncu ve Sekizinci dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca, 21/02/2014 tarih ve E:2010/1636, K:2014/1040 sayılı kararın, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 11/02/2015 tarih ve E:2014/3871, K:2015/330 sayılı kararı ile bozulması üzerine, gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Dava; 09/01/2008 tarih ve 26751 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin, 02/01/2010 tarih ve 27450 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelikle değişik 4. maddesinin birinci fıkrasının (t) bendi ile aynı fıkraya eklenen (u) bendinin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Onuncu ve Sekizinci Dairelerinden oluşan Müşterek Kurul'ca verilen 21/02/2014 tarih ve E:2010/1636, K:2014/1040 sayılı kararla; dava konusu değişiklikle Yönetmeliğin 4. maddesinin (t) bendinde yer alan "şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerle sınırlı olmak üzere" sınırlamasının kaldırılarak, "bir işverene bağlı olmaksızın çalışan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler"in tamamının yükümlü tanımına dahil edildiği; aynı Yönetmelik değişikliğiyle 4. maddeye eklenen (u) bendinde ise, "finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşları"nın da yükümlü olarak kabul edildiği; ulusal gereklerin yanı sıra uluslararası düzenlemeler de göz önünde bulundurularak, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ile suçla mücadelede mali sektörle işbirliğinin güçlendirilmesi, güçlü bir bilgi-veri sistemi kurulması, bu suretle mali bilgilerden hareketle suça ve suçluya ulaşılması, yükümlülüklere uyumun takibinde etkinlik ve uluslararası gelişmelere uyum sağlanması hedefiyle yapılan yasal düzenlemede yükümlülerin sayma suretiyle belirlendiği; yasama organı tarafından yükümlünün tanımlandığı 5549 sayılı Yasanın 2. maddesinin gerekçesinde de, "... maddede yer verilen yükümlü tanımı ile halihazırda 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine, 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakebesi Hakkında Kanunda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna istinaden çıkarılan ikincil mevzuatta tanımlanmış olan yükümlü gruplarının kavranmasının yanı sıra mali piyasalardaki gelişmeler paralelinde ortaya çıkacak veya zaman içerisinde uluslararası gerekler de dikkate alınarak, yükümlü tutulabilecek finansal aktörlerin ve diğer meslek gruplarının da kapsama alınabilmesi"nin hedeflendiğinin belirtildiği, Kanun kapsamında yükümlüleri saymak suretiyle belirleyen kanun koyucunun, bu alanda yetkinin yürütme eliyle kullanılarak kapsamının genişletilmesine olanak sağlayan bir gerekçeye anılan madde hükmünde de yer verilmediği; bu itibarla, kanun koyucu tarafından sayma suretiyle belirlenen yükümlüler arasında "serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavirler, yeminli mali müşavirler" ile "finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşlarının" yer almamasına karşın; maddenin devamında Bakanlar Kurulunca belirlenen "diğer alanlarda faaliyet gösterenler" kapsamında değerlendirilmek suretiyle anılan meslek grubu ile kuruluşların Bakanlar Kurulu kararıyla Kanun kapsamına dahil edilmesinin yetki unsuru yönüyle hukuka aykırı olduğu; bu çerçevede, söz konusu meslek mensupları ile bağımsız denetim kuruluşlarının anılan Kanun kapsamına alınmak istenilmesi halinde, bunun yasal bir düzenleme ile gerçekleştirilmesi gerektiği; bununla birlikte, "serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavirler, yeminli mali müşavirler" ile "finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşları"nın, 5549 sayılı Kanunda belirlenen alanlarda faaliyet göstermeleri halinde, bu alanlardaki faaliyetleriyle sınırlı olarak Kanun kapsamında bulunduklarının, dolayısıyla bu çerçeveyle sınırlı olarak "yükümlü" oldukları; her ne kadar, davalı idare tarafından; dava konusu Yönetmeliğin, OECD bünyesinde 1989 yılında kurulan, Türkiye'nin de 1991 yılında üye olduğu Mali Eylem Görev Grubu (FATF) tarafından yayınlanan üye ülkeleri bağlayıcı nitelikteki (40) Tavsiye Kararları doğrultusunda hazırlandığı; bu nedenle, Yönetmeliğin ilk halinde, "serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavirler, yeminli mali müşavirler"in bazı konularla sınırlı olarak yükümlü kabul edildiği; ancak daha sonra Avrupa Birliği Katılım Müzakereleri çerçevesinde, Avrupa Komisyonu raporu doğrultusunda söz konusu sınırın kaldırılmasının ve bağımsız denetim kuruluşlarının Yönetmelik kapsamına alınmasının müzakerelere devam edilebilmesi için zorunlu hale geldiği belirtilmekte ise de; uluslararası sözleşmelerin bir gereği olarak ve gelişen koşullara göre, bu alanlardaki eksikliğin yönetmelikle yapılan düzenleme ile giderilmesi yerine, kanun koyucu tarafından yeniden yapılan yasal düzenleme ile giderilebileceği gerekçesiyle dava konusu Yönetmelik maddelerinin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idareler tarafından yapılan temyiz başvuruları üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 11/02/2015 tarih ve E:2014/3871, K:2015/330 sayılı kararı ile anılan kararın bozulmasına karar verilmiş, davacı tarafından yapılan kararın düzeltilmesi istemi de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 31/05/2017 tarih ve E:2015/4959, K:2017/2356 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesine ilişkin usûl ve esasları belirlemek, bu Kanunun amacı olarak belirlenmiş; 2. maddesinin 1. fıkrasının, dava konusu düzenlemelerin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan haliyle (d) bendinde, yükümlü; bankacılık, sigortacılık, bireysel emeklilik, sermaye piyasaları, ödünç para verme ve diğer finansal hizmetler ile posta ve taşımacılık, talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler; döviz, taşınmaz, değerli taş ve maden, mücevher, nakil vasıtası, iş makinesi, tarihi eser, sanat eseri ve antika ticareti ile iştigal edenler veya bu faaliyetlere aracılık edenler ile noterler, spor kulüpleri ve Bakanlar Kurulunca belirlenen diğer alanlarda faaliyet gösterenler olarak tanımlanmıştır.
Anılan Kanun'un 27. maddesinde, bu Kanun'un 2. maddesinin (d) ve (e) bentleri ile 3., 4., 6., 7., 11., 15., 16., 19. ve 20. maddelerinde belirtilen hususlara ilişkin usûl ve esasların Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmeliklerle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
5549 sayılı Kanun'un 2. maddesinin gerekçesinde de, "... Maddede yer verilen yükümlü tanımı ile halihazırda 4208 sayılı Kanuna istinaden çıkarılan ikincil mevzuatta tanımlanmış olan yükümlü gruplarının kavranmasının yanı sıra mali piyasalardaki gelişmeler paralelinde ortaya çıkacak veya zaman içerisinde uluslararası gerekler de dikkate alınarak, yükümlü tutulabilecek finansal aktörlerin ve diğer meslek gruplarının da kapsama alınabilmesi..."nin hedeflendiği belirtilmiştir.
Aktarılan hükümlere dayanılarak Bakanlar Kurulunca kabul edilen ve 09/01/2008 tarih ve 26751 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01/04/2008 tarihinde yürürlüğe giren "Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik", suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesi amacıyla yükümlüler, yükümlülükler, yükümlülüklere uyumun denetimi, gümrük idaresine açıklama yapılması ve diğer tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarılmış; Yönetmeliğin "Yükümlü" başlıklı 4. maddesinde, (a) ve (t) bentleri arasında sayılanlar ile bunların şube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimleri, "yükümlü" olarak ifade edilmiş; (t) bendinde, "şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerle sınırlı olmak üzere, bir işverene bağlı olmaksızın çalışan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler" de yükümlüler arasında sayılmıştır.
Adı geçen Yönetmelik, 02/01/2010 tarih ve 27450 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan dava konusu Yönetmelikle değişikliğe uğramış; bu çerçevede, 4. maddesinin (t) bendinde yer alan "şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerle sınırlı olmak üzere" sınırlaması kaldırılarak, "bir işverene bağlı olmaksızın çalışan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler"in tamamı yükümlü tanımına dahil edilmiş; aynı Yönetmelik değişikliğiyle 4. maddeye eklenen (u) bendinde ise, "finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşları" da yükümlü olarak kabul edilmiştir.
Dava Konusu Yönetmeliğin İncelenmesi:
5549 sayılı Kanun'un 27. maddesi ile Bakanlar Kuruluna, Kanun'un 2. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde belirtilen hususlara ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenlenmesi konusunda yetki tanındığı açıktır. Ayrıca, Kanun'un 2. maddesinin gerekçesinde, maddede yer verilen yükümlü tanımının kavranması ile mali piyasalardaki gelişmeler paralelinde ortaya çıkacak veya zaman içerisinde uluslararası gerekler de dikkate alınarak yükümlü tutulabilecek finansal aktörlerin ve "diğer meslek gruplarının da" kapsama alınabilmesinin hedeflendiğinin belirtildiği dikkate alındığında, Bakanlar Kurulunun, Kanun'un 2. maddesinde sayılanların dışında yeni bir meslek grubunu da yükümlü olarak belirleyebilme yetkisinin bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Ancak, bunu belirlerken davalı idarenin Kanunla kendine verilen sınırlar içinde kalarak, Kanun'un çizdiği çerçeveyi dikkate alarak yükümlüleri belirlemesi gerektiği de açıktır.
Bu bakımdan, dava konusu Yönetmeliğin dayanağı Kanun'un 2. maddesinin, davalı idareye bir işverene bağlı olmaksızın çalışan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler ve finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşlarının Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun uyarınca yükümlü kapsamına alınması yönünde bir yetki verip vermediğinin irdelenmesi gerekmektedir.
Kanun'un 2. maddesinin (d) bendinde yer verilen yükümlü tanımı ile anılan maddenin gerekçesinin incelenmesinden; Kanunda yükümlülerin meslek grubu olarak sayılmadığı, faaliyet gösterilen alanların belirlendiği, bu alanların ise ekonomi ve finans alanları veya bu alanlarla yakından ilişkili oldukları, dolayısıyla Kanun'un amacı doğrultusunda suç gelirleriyle ilişkili olabilecek finansal aktörlerin kapsama alındığı; serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler ve finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşlarının ise meslek grubu olarak açıkça Kanunda belirtilmemesine karşın, Kanunda belirlenen faaliyet alanlarında faaliyet gösteren ve Kanun'un 2. maddesinin gerekçesinde belirtilen finansal aktörler kapsamında bulunan meslek grupları olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, 5549 sayılı Kanun'un 2. maddesinin gerekçesinde belirtilen finansal aktörler arasında bulunan, dolayısıyla anılan Kanun'un yükümlü olarak belirlediği faaliyet alanlarında faaliyet gösterdikleri sabit olan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler ve finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşlarını, 5549 sayılı Kanunda belirtilen yükümlü kapsamına alan dava konusu Yönetmelik değişikliğinde, Yönetmeliğin dayanağı 5549 sayılı Kanuna ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı … tarafından karşılanan … TL yargılama gideri ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından karşılanan … TL yargılama giderinin davacıdan alınarak belirtilen tutarlarda davalı idarelere verilmesine,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 09/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi