7. Hukuk Dairesi 2014/15469 E. , 2015/3238 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Zonguldak 3. İş Mahkemesi
Tarihi : 25/04/2014
Numarası : 2013/217-2014/309
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 04/03/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
İş hukukunda işçilik alacaklarından, İş Kanunu 2. madde uyarınca asıl işveren sıfatıyla birlikte sorumluluk ile doğrudan doğruya iş sözleşmesinin tarafı işveren sıfatıyla sorumluluk birbirinden ayrı kavramlar ve kurumlardır. Asıl işveren, iş sözleşmesinin tarafı olduğu için değil; yasanın öngördüğü kural gereğince işçilik alacaklarından ancak taşeronun sorumluluğu kadar ve işçinin asıl işveren işyerinde geçen hizmetleriyle sınırlı olarak “birlikte” sorumludur. Alt işverenin sorumluluğu akdî, asıl işverenin sorumluluğu “kanunî” sorumluluktur. Somut olayda, sayın çoğunluğun da kabullerinde olduğu üzere davacı işçinin 01.04.2007-30.04.2012 tarihleri arasındaki çalışması davalı asıl işveren ... sitesinden ihale ile güvenlik işini üstlenen diğer davalı alt işveren Ulus Güvenlik Ltd.Şti. nezdinde geçmiş olup, ihalenin sona ermesini takiben yardımcı iş niteliğindeki bu işin alt işverene verilmemesi üzerine davalı ... adına tescilli işyeri üzerinden 01.05.2012 tarihinden itibaren çalışma kaydının 10.08.2012 tarihine kadar kuruma bildirildiği görülmektedir.
Davacının 01.04.2007-30.04.2012 tarihleri arasındaki çalışması taşeron işçisi olarak geçmiş olup davalı Ulus Güvenlik, bu dönem alacaklardan alt işveren sıfatıyla, diğer davalı ... ise asıl işveren sıfatıyla sorumludur. Bu dönemden sonra ise işçi bizzat davalı site yönetimi nezdinde istihdam edildiğinden iş sözleşmesinin tarafı davalı ..."dir ve bu dönemde doğan alacaklardan doğrudan doğruya işveren sıfatıyla sorumluluk taşımaktadır. O itibarla yerel mahkemenin kararında ve hükme esas bilirkişi raporunda bu iki müessese arasındaki farkın göz ardı edilmiş olması son derece isabetsizdir. Davada ... Site Yönetimi"ne husumet yöneltildiğine göre, bu davalının 1. asıl işveren sıfatıyla ve bu kavramın beraberinde getirdiği yasal esaslara göre sorumlu olduğu alacak tutarı, 2. işçiyi kendi nezdinde çalıştırdığı dönemden kaynaklanan işveren sıfatıyla sorumlu olduğu alacak tutarı bulunmaktadır.
Bir işçinin hizmetlerinin topyekun birlikte dikkate alınabilmesi için ya işçinin aynı işveren nezdindeki çalışmalarının bulunması ya da aynı işyerinde işveren değişikliğine rağmen çalışmasını sürdürmesi gerekmektedir. Dava konusu olayda işçinin “aynı işveren” nezdinde geçen iki dönem çalışmanın bulunmadığı sabittir. İşyeri devri de sözkonusu değildir. Alt işverenin, asıl işverenden iş üstlendiği hallerde o mahal alt işveren bakımından işyeridir ve ihale dönemlerine göre firmalar değiştiği halde işçinin her bir alt işveren şirket nezdinde çalışmasını sürdürmesi durumu da mevcut bulunmamaktadır. Olayda, davacının ilk dönem ve son dönem çalışmaları arasındaki seyir bakımından ne işveren ne de işyeri esasına göre birlik sözkonusudur. 01.04.2007-30.04.2012 döneminde iş sözleşmesinin tarafı işveren davalı taşeron limited şirket, işyeri de hukuken bu işveren bakımından işyeri olan ve davalı ..."den iş üstlenilen işyeridir. Alt işveren ilişkisinin sona ermesiyle, alt işverenin bu işyerini asıl işverene devrettiğinden bahsedilemeyeceği de açıktır. Bir asıl işverenden üstlenilen iş sona erdiğinde, alt işverenin o işyeriyle ilgili tescil kaydı da kapatılır ve o mahaldeki iş sona erer. Yoksa asıl işverenle alt işveren arasında bir hukukî işleme dayalı işyeri devri sözkonusu olamaz. Davalılar arasında işyeri devri bulunmadığından devreden ve devralan işverenlerin sorumluluğuna dayanılmasının isabetli olmadığı görüşündeyim. Ayrıca ilk derece mahkemesi kararında işyeri devrine atıf yapılmakta ise de, bu devrin işverenler arasındaki hangi hukukî işleme dayandığı da açıklanmış değildir.
Somut olayda davacının 01.04.2007-30.04.2012 tarihleri arasında geçen çalışmasının sona erme durumuna göre hesaplanacak işçilik alacaklarından davalıların asıl- alt işveren sıfatıyla sorumluluğu bulunmakta olup, tümüyle bu yasal esaslara aykırı yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşündeyim. 04.03.2015