7. Hukuk Dairesi 2014/19817 E. , 2015/3105 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Adana 3. İş Mahkemesi
Tarihi : 30/09/2014
Numarası : 2013/491-2014/782
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin geçerli neden olmaksızın feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespitine, işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ve diğer haklara karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının bölge müdürü olduğu, Adana Bölgesine bağlı Elazığ ilindeki prim işleyiş sistemi ile ilgili aksaklıklar bizzat davacı tarafından da tespit edilmesine rağmen üstüne gidilerek araştırılmaması, söz konusu haksız kazanca göz yummuş olması ve bölge müdürü olarak haksız kazanca doğrudan ya da dolaylı ortak olarak menfaat temin edilmesi nedeniyle geçerli olarak feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının usulüne uygun savunmasının alınmadığı, davacının usulsüz satışla ilgisinin olduğunun ispatlanamadığı, bölge müdürü olarak usulsüz satıştan kaynaklanan haksız prim kazancı probleminin şirket üst yönetimine davacı tarafından bildirildiği, davacının satışla ilgili görevinin olmadığı, satış görevinin şirket üst yönetiminde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanılarak feshedilebileceği düzenlenmiştir. Söz konusu geçerli sebepler İş Kanunu’nun 25.maddesinde belirtilen derhal fesih için öngörülen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işçinin ve işyerinin normal yürüyüşünü olumsuz etkileyen hallerdir.
İşçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan sebepler ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde fesih için geçerli sebep olabilirler. İş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli sebeplere dayandığı kabul edilmelidir.
Dosya içeriğine göre davalı işyerinde bölge müdürü olarak yaklaşık 1 yıl 7 ay süreyle çalışan davacı işçinin, Elazığ ilindeki işleyiş ile ilgili olarak bazı aksaklıkların olduğu şüphesi üzerine yapılan araştırma neticesinde öngörülen durumun üstüne giderek araştırmadığı, söz konusu haksız kazanca göz yumduğu bölge müdürü olarak bu haksız kazanca doğrudan veya dolaylı ortak olarak menfaat elde etmesi nedenleriyle 4857 sayılı İş Kanununun 18 vd. maddeleri uyarınca iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmıştır.
Davacının iş aktinin feshine neden olan Elazığ bölgesindeki davalı işverenin tıbbi tanıtım sorumlusu olarak çalışan ve aynı olay nedeniyle iş akti feshedilen Atilla "nin açmış olduğu Diyarbakır 2. İş Mahkemesinin 27.06.2014 tarih ve 2013/482 E-2014/324 K sayılı işe iade kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 22.01.2015 tarih ve 2014/32715 E-2015/1850 K sayılı kararı ile, "...Somut olayda, davacının 2012 yılında usulsüz satışların yapıldığı bölgede ürün uzmanı olarak çalıştığı ve bu satışların etkisi ile YPP birincisi olduğu ihtilaf dışıdır. Gerek dosya kapsamında bulunan hizmet sözleşmesinden gerekse usulsüz satışların incelenmesi neticesinde tanzim olunan rapor içeriğinden davacının görev tanımı içinde sipariş, alacak ve tahsilat durumunu izlemek bulunduğu açıktır. Nitekim inceleme kapsamında davacının alınan savunmasında usulsüz satışları Ekim/2012 yılında fark ettiğini beyan etmiştir. Bu inceleme neticesinde ise davacının usulsüz satışları üst yöneticisine bildirmekle üzerine düşen görevi kısmen yerine getirdiği kabul edilse dahi, bu satışların YPP birinciliğini etkilediğini öngörmemesi beklenemeyeceğinden, bu birinciliği sorgulayıp itiraz etmemesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir. Ayrıca, dosya kapsamında feshin dayanağı olay araştırılmadan önce bu olaya ilişkin sanal satış ihbarında davacının adı zikredilerek usulsüzlüğün bildirildiği görülmüştür.
Bu kapsamda, iş ilişkisinde işverenin işçisine karşı duyduğu şüphe, aralarındaki güven ilişkisinin zedelenmesine yol açmaktadır. Davacının görev ve konumu dikkate alındığında işverenin güveninin sarsılması nedeniyle iş ilişkisinin devamının davalı işverenden beklenemeyeceğinden davacının iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayandığı kabulüyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalıdır..." gerekçesi ile bozulduğu ve davanın reddine karar verildiği görülmüş ve böylece ilgili işçinin haksız kazanç elde ettiği kesinleşmiş bulunmaktadır.
Davalı işyerinde bölge müdürü olarak çalışan davacı işçinin, emri altında bulunan işçi/işçilerin tutum ve davranışlarını denetleme, işlemlerini kontrol etme görevi ve neticesinde davalı işverenin çalışma usul prensiplerine aykırı hal ve hareketlerin tespiti halinde geciktirilmeksizin bu durumu işverene iletmesi ve işverenin gerekli tedbirleri almasını sağlaması gerekmektedir.
Oysa davacının söz konusu yükümlülüklerini yerine getirmediği ya da yeterli denetim ve kontrol mekanizmasını işletmediği ve böylece davalı kurumun söz konusu tıbbi tanıtım sorumlusuna hak etmediği halde prim ödenmesine neden olduğu ve dolaylı olarak işverenin zararına hareket ettiği sonucuna varılmıştır. Kaldı ki yukarıda belirtilen Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin kararı ile de bu husus kesinleşmiş bulunmaktadır.
Bu nedenle davacı ile davalı işveren arasındaki güven ilişkisi zedelenmiş ve iş sözleşmesinin devamı işverenden beklenemez hale gelmiştir.
Hal böyle olunca, davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanan geçerli nedenle iş sözleşmesinin feshine neden olduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü ne karar verilmiş olması hatalı olmuştur.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1.Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.Davanın REDDİNE,
3.Alınması gereken 27,70 TL harçtan peşin yatırılan 24.30 TL harcın mahsubu ile bakiye 3,40 TL harcın davacıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydına,
4.Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı yargılama gideri 100,50 TL"nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"ne göre 1.500,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6.Artan gider ve delil avansının ilgisine iadesine,
7.Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 03.03.2015 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.