9. Hukuk Dairesi 2010/3110 E. , 2012/10189 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı ve karşı davalı, itirazın iptali ile % 40 icra inkar tazminatının ödetilmesine, davalı ve karşı davacı ise cezai şart, fazla mesai ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, asıl davayı reddetmiş, karşı davayı kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı ve karşı davacı avukatı temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı-karşı davalı işveren; davalı karşı davacının aralarında imzaladıkları hizmet sözleşmesine aykırı davranarak 2 yıllık hizmet süresi dolmadan istifa edip işten ayrıldığını, bu nedenle sözleşmenin 3.maddesinde cezai şart olarak belirtilen 10.000 USD"nin ödenmediğini, bu miktarın tahsili için davalı karşı davacı işçi hakkında icra takibi başlatıldığını ve takibin davalı tarafından yapılan itiraz sonucu durduğunu belirterek Büyükçekmece 1.İcra Müdürlüğü"nün 2006/6007 esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, ayrıca haksız ve kötü niyetli icra takibine itiraz eden davalı karşı davacının alacağın %40" ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı karşı davacı; davalı karşı davacının iş yerinde tezgahtar olarak 07/11/2005 tarihinde çalışmaya başladığını, Nişantaşı adresindeki mağazada çalışmak üzere işe alındığını ancak 10 gün sonra ... Havaalanı mağazasında çalışacağının kendisine bildirildiğini buna itiraz etmeyerek anılan mağazaya geçtiğini bu şekilde çalışma koşullarının tamamen değiştiğini, işe başlamadan önce tek yapraktan ibaret taahhütname başlıklı ve bir takım koşulları olan belge imzalattıklarını, öğrenci olduğunu, bu durumunun davacı-karşı davalı tarafından da bilindiğini ancak sınavlara girmek üzere iş yerinden 20/06/2006 tarihinde bir- iki gün izin istediğini ancak izin verilmediğini, 22/06/2006 tarihinde istifa dilekçesi verdiğini sınavlara girerek 26/06/2006 tarihinde mezun olduğunu, yine ayrıca işe başladıktan 15 gün sonra sigorta ettirildiğini, günde en az 12 saat çalışmasına rağmen fazla çalışma ücretlerinin kendisine ödenmediğini, aylık brüt ücretinin 1.325TL olduğunu ancak sigortaya asgari ücret üzerinden bildirildiğini, aylık net maaşının 700 TL olduğunu, 22 günlük ücret alacağının kendisine ödenmediğini, davacı-karşı davalının sözleşme şartlarına aykırı davrandığını belirterek tahaahhütname şartlarına uymaması nedeniyle cezai şart olan 10.000 USD"nin (Amerikan Doları), 550 TL ücret alacağının, 2.500 TL fazla mesai alacağının yıllık %28 faizi ile davacı-karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Taahhütnamenin tarafların özgür iradeleri neticesinde yapıldığını, sözleşmenin anayasaya aykırı olmadığını, ... Havaalanında çalıştırılmak üzere işe alınan personelin önce Nişantaşı"ndaki merkez ofiste 3 haftalık bir eğitim verdiklerini bu eğitim sürecinin işçi tarafından iş yeri değişikliği şeklinde aksettirildiğini, işçiye sınav günleri izin verileceğinin belirtildiğini, haftanın 4 günü çalışılan iş yerinde 3 gün çalışılmadığını ve fazla çalışma olmadığını, işçinin bazen işe 3 gün gelmesine rağmen maaşının eksik ödenmediğini, işçinin 22/11/2005 tarihinden sözleşmeyi feshettiği 22/06/2006 tarihine kadar tüm hak ve alacaklarının kendisine ödendiğini, istifa dilekçesinde işçinin kendi el yazısıyla yazıldığını iş hayatında başka bir firmada devam etmek üzere işten ayrıldığını, apron kartını iade ettiğini açıkladığını, davalı-karşı davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını itirazın iptal edilerek, takibin devamına haksız ve mesnetsiz olan itirazdan dolayı alacağın %40 ından aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini beyan etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme; toplanan deliller doğrultusunda, davacının işten istifa suretiyle hiç bir gerekçe göstermeden ayrıldığı, 22 günlük çalışma alacağı ücreti yönünden çalışması konusunda tam kanaat gelmediğinden ve fazla çalışma talebi kanıtlanamadığından davalı- karşı davacının davasının sübut bulmadığı gerekçesiyle davasının reddine karar vermiş, bununla beraber davacı-karşı davalının davasının kabulü ile Büyükçekmece 1. İcra Müdürlüğü"nün 2006/6007 sayılı dosyasındaki davalının icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %40 oranında icra inkar tazminatının davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalı tarafa verilmesine karar vermiştir..
D) Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı-karşı davacı işçi tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı-karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut olayda davacı-karşı davalı aktin davalı- karşı davacı tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek taraflar arasındaki 22/11/2005 tarihli taahhütnamede belirtilen 10.000 USD (Amerikan Doları) cezai şartın tahsili konusunda yapılan icra takibine yapılan itirazın kaldırılmasını, takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı -karşı davacı ise davacı işverenin işe giriş bildirgesini tam olarak bildirmediği gibi 700 TL ücret almasına rağmen SSK"na çalışmalarının asgari ücret üzerinden yapıldığını bildirdiği, 2006 yılının Haziran ait 22 günlük ücretinin ödenmediğini, yaptığı fazla mesai karşılığının ödenmediğini ve akdi haklı nedenle feshettiğini belirterek fazla mesai ücreti alacağı, 22 günlük ücret alacağı ve 10.000 USD (Amerikan Doları) cezai şart talep etmiştir. Mahkemece davacı-karşı davalının taleplerinin kabulü ile davalı-karşı davacının isteklerinin reddine karar verilmiştir.
Davalı-karşı davacı 07/11/2005 tarihinde işe girdiğini, davacı karşı davalı ise davacının sözleşmede belirtilen tarih olan 22/11/2005 tarihinde işe girdiğini belirtmiştir .
İşçiye ait hizmet döküm cetveli incelendiğinde 22/11/2005 tarihi itibariyle çalışmaya başladığının bildirildiği görülmüştür .
Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü ... Havalimanı Başmüdürlüğüne ait 14/04/2008 tarihli yazı incelendiğinde davalı-karşı davacı işçinin davacı-karşı davalı .... AŞ adına 16/11/2005 tarihinde giriş kartının basıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece davacının işe giriş tarihi konusundaki bu iddiasının değerlendirilmemesi hatalıdır.
Yine davalı- karşı davacı hakkında açılan davaya cevap mahiyeti de taşıyan karşı dava dilekçesi ile 2006 yılının Haziran ayına ait 22 günlük ücret alacağının kendisine ödenmediğini iddia etmesi karşısında davacı karşı davalının 2006 yılının Haziran ayına ait 22 günlük ücretin ödendiğini, imzasını taşıyan bordro vs. belge ibrazı suretiyle kanıtlanamamış olmakla birlikte bu husus yeterince araştırılmadan eksik gerekçeyle bu konudaki talebin reddine karar verilmesi hatalıdır.
3-İş sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şartın koşullarının oluşup oluşmadığı ve yapılacak indirim hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Cezai şart öğretide, mevcut borcun ifa edilmemesi veya eksik ifası halinde ödenmesi gereken mali değeri haiz ayrı bir edim olarak tanımlanmıştır (Tunçomağ, Kenan: Türk Hukukunda Cezai Şart, ... 1963).
Cezai şart Borçlar Kanunun 158 – 161 inci maddeleri arasında düzenlenmiş olup, İş Kanunlarında konuya dair bir hükme yer verilmemiştir.
İş hukuku açısından Borçlar Kanunun sözü edilen hükümlerini uygulamakla birlikte, Dairemizce bazı yönlerden iş hukukuna özgü çözümler üretilmiştir. İş hukukunda “İşçi Yararına Yorum İlkesi”nin bir sonucu olarak sadece işçi aleyhine yükümlülük öngören cezai şart hükümleri geçersiz sayılmış ve bu yönde yerleşmiş içtihatlar öğretide de benimsenmiştir.
Cezai şartın işçi ve işveren hakkında ve iki taraflı olarak düzenlenmesi gereği, işçi aleyhine kararlaştırılan cezai şartın işveren aleyhine kararlaştırılandan daha fazla olmaması sonucunu da ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla işçi aleyhine olarak belirlenen cezai şartın, koşulları ve ceza miktarı bakımından işverenin sorumluluğunu aşması düşünülemez.
İki taraflı cezai şartta işçi aleyhine bir eşitsizlik durumunda, cezai şart hükmü tümden geçersiz olmamakla birlikte, işçinin yükümlülüğü işverenin sorumlu olduğu miktarı ve halleri aşamaz.
İşçiye verilen eğitim karşılığı belli bir süre çalışması koşuluna bağlı olarak kararlaştırılan cezai şart tek taraflı olarak değerlendirilemez. İşçiye verilen eğitim bedeli kadar cezai şartın karşılığı bulunmakla eğitim karşılığı cezai şart hükmü belirtilen ölçüler içinde geçerlidir.
Belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce feshi koşuluna bağlı cezai şartın sonuç doğurabilmesi için öncelikle taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olup, olmadığının tespiti gerekir. Asgari süreli iş sözleşmelerinde de aynı şekilde hükümler konulması mümkündür.
4857 sayılı İş Kanununun 21 inci maddesinde, kesinleşen işe iade kararı üzerine işçinin başvurusuna rağmen bir ay içinde işe başlatılmaması durumunda, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödeneceği öngörülmüştür. Aynı maddenin son fıkrasında ise, sözü edilen düzenlemenin mutlak emredici olduğu ve sözleşmelerle hiçbir şekilde değiştirilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu itibarla iş güvencesine tabi işçiler yönünden toplu iş sözleşmesinin iş güvencesi sağlayan hükümlerinin, Yasanın bu düzenlemesi karşılığında bir değeri kalmamıştır.
Borçlar Kanununun 161 inci maddesine göre, taraflar cezanın miktarını seçmekte serbesttirler.
Buna göre belirli süreli iş sözleşmesinin kalan süresine ait ücretlerinin ya da bunun katlarının ödenmesi gerektiği yönünde ceza miktarı belirlenmesi mümkündür.
Böyle bir cezai şart hükmü, Borçlar Kanunun 325 inci maddesine göre talep konusu yapılabilecek olan sözleşmenin kalan süresine ait ücret isteğinden farklıdır. Bu durum, konuya dair yasal düzenlemenin tekrarı mahiyetinde de değildir. Gerçekten tarafların iradesi özel biçimde cezai şart düzenlemesi yönünde ortaya çıktığından, iradeye değer verilmeli ve cezai şart hükümlerine göre çözüme gidilmelidir.
İşçinin bakiye süre ücreti ölçüt alınarak kararlaştırılan cezai şarttan başka, sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin de Borçlar Kanununun 325 inci maddesine göre talep edilip, edilemeyeceği soruna değinmek gerekir ki, koşulların varlığı halinde sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin ayrıca talep edilebileceği kabul edilmelidir.
Gerçekten, Borçlar Kanunu’nun 158/II maddesine göre, borcun belli zaman ve yerde ifa edilmemesi hali için cezai şart kararlaştırılmışsa, alacaklı hem ifa hem de cezai şartı talep edebilecektir.
Borçlar Kanunu’nun 161/son maddesinde ise, fahiş cezai şartın hâkim tarafından tenkis edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.
İş hukuku uygulamasında işçi aleyhine cezai şart düzenlemeleri bakımından konunun önemi bir kat daha artmaktadır. Şart ve ceza arasındaki ilişki gözetilerek, işçinin iktisadi açıdan mahvına neden olmayacak çözümlere gidilmelidir. İşçinin belli bir süre çalışması şartına bağlanan cezalardan, sözleşme kapsamında çalışılan ve çalışması gereken sürelere göre oran kurularak indirime gidilmelidir.
Somut olayda hüküm tesis edilirken cezai şarttan indirim yapılmaması hatalıdır. Cezai şart indirime tabi olmakla birlikte alacak likit değildir, bu nedenle icra inkar tazminatı talebinin reddi gerekirken mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
F)Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.