Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/1307
Karar No: 2016/1045

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1307 Esas 2016/1045 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/1307 E.  ,  2016/1045 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa dayalı tespit, tecavüzün önlenmesi, maddi ve manevi tazminat” taleplerine ilişkin karşılıklı davalardan dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince asıl ve birleşen davaların reddine dair verilen 25.12.2012 gün ve 2006/301 E., 2012/275 K. sayılı kararın incelenmesinin taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25.11.2013 gün ve 2012/7415 E., 2013/21316 K. sayılı kararı ile;
    “...Davacı vekili, Erich Fromm ve Annis Fromm"un edebi miraslarının hak sahibi olan Dr. Ranier Funk ile müvekkili arasında imzalanan 30/06/2004 tarihli sözleşme gereği, Türkçe"ye çevrilmesi ile ülkemizdeki çoğaltma ve yayma haklarının, münhasıran müvekkiline ait olan "Yeni Bir İnsan Yeni Bir Toplum" (Yanılsama Zinciri) ile "Kendini Savunan İnsan" adlı kitapların, davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak 1982 yılından bu yana Türkçe tercümesinin yapıldığını, çoğaltıldığını, dağıtıldığını ve satışa sunulduğunu, bu durumun haksız rekabet teşkil etmesinin yanı sıra müvekkili haklarına tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek, tecavüzün kaldırılması ile olası tecavüzlerin önlenmesini, fazlaya ve manevi tazminat davası açmaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 750,00 TL mali hak bedelinin, FSEK 68. maddesi uyarınca 3 katı olan 2.250,00 TL tazminatın, kitapların ilk çoğaltma ve piyasaya arz tarihi olan 1982 yılından itibaren işletilecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
    Davalı-karşı davacı vekili, davacının iddiasının aksine, müvekkilinin söz konusu kitapların yasal ve müktesep hak sahibi olduğunu, dava konusu kitapların Türkçe"ye çevrilip yayımlandığı 1982 yılında yürürlükte bulunan FSEK 28. hükmüne göre, ilk defa Türkçe"den başka bir dilde yayımlanmış olan bir ilim ve edebiyat eserinin, yayımlandığı tarihten itibaren 10 yıl içinde eser sahibi veya onun müsaadesi ile başka bir kimse tarafından Türkçe tercümesi yapılarak yayımlanmamış ise, 10 yıl geçmesiyle bu eserin Türkçe"ye çevrilmesinin serbest olduğu gerekçesi ile müvekkilinin dava konusu kitapları Türkçe"ye tercüme ederek yayınladığını ve dolayısıyla bunlar üzerinde yasal ve müktesep hak sahibi olduğunu savunarak asıl davanın reddini, müvekkilinin FSEK 28. maddesi gereğince dava konusu kitapların yasal ve müktesep hak sahibi olduğunun tespitini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 1.000,00 TL manevi tazminatın, en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsilini ve hükmün ilanını talep ve karşı dava etmiştir.
    Mahkemece iddia, savunma bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; e, Eric From-Literaty Estate Dr. Rainner Funk kaşesi ile davaya konu her iki kitabın münhasıran Türkçe çevrisinin basımının yayım ve çoğaltma haklarının davacıya 30/06/2004 tarihinden itibaren hak doğuracak şekilde devredildiği ve sözleşmenin 5 yıl süre ile düzenlendiği görülmekte ise de, eser sahiplerinden ya da mirasçılarından Dr. Rainner Funk"un bu eserlerin mali haklarını devretme yetkisi olduğuna dair dosyaya delil sunulmadığı, davalı-karşı davacının söz konusu eserleri sözleşme tarihinden çok önce 1980"li yıllarda Türkçe"ye çevirerek yayınladığı, FSEK 28. Maddesi 2001 yılında yürürlükten kaldırılmış ise de, davalı-k.davacı tarafından kitapların basıldığı tarihte yürürlükte olması sebebiyle davalı yayınevinin bu kitapları Türkçe olarak basan yayın evi olması sebebiyle işleme eser niteliğindeki Türkçe basılı kitaplar üzerinde kazanılmış hak sahibi konumunda olup, 51. maddede belirtildiği üzere, işleme eser sahibi olan konumunda olan davalı-karşı davacının bu eserler ile ilgili yapılan sözleşmeler ile asıl eserin mali hakları devredilse dahi yapılan sözleşmeler batıl durumda olacağından ve davalı yayın evinin müktesep hakkına dayalı işleme eser sahipliği devam ettiğinden, bu doğrultuda yapılan fiilin hukuki zeminde olduğu ve dolayısıyla daha sonra bu hususu bilerek eserlerin mali haklarını devralan davacının eserlerin Türkçe çevirisine davalı yanın tecavüzde bulunduğu yolundaki iddialarının yasal dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, davacı-karşı davalının sözleşme ile her iki kitapla ilgili mali hakları devraldıktan sonra yasal başvuru hakkını kullandığı, başvurusunun ilgili mercilerce değerlendirilmesi safhasında davalı-k.davacının maruz kaldığı mahrumiyet sebebiyle tazmini gerekir bir durumunda mevcut olmadığı, bu husustaki iddiaların dosya kapsamı ile de kanıtlanamadığı gerekçesiyle de karşı davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı İlya İzmir Basın Yayın Medya-Yapım Dağ. Paz. San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin tüm, davalı-karşı davacı .... Şti. vekilinin aşağıda (2) nolu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2- Ancak, asıl davada davacı tarafça tecavüzün önlenmesi talebi ile birlikte tazminat talebinde bulunulduğuna göre mahkemece reddedilen tazminat talebi dikkate alınmak suretiyle davalı-karşı davacı yararına vekalet ücreti takdiri gerekirken, yazılı şekilde eksik vekalet ücreti takdiri doğru görülmemiş kararın bu nedenle mümeyyiz karşı davacı .... Şti. yararına bozulması gerekmiştir..."
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa aykırılığa dayalı tespit, tecavüzün önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece davaya konu her iki kitabın münhasıran Türkçe çevrisinin, basımının, yayım ve çoğaltma haklarının davacıya 30.06.2004 tarihinden itibaren hak doğuracak şekilde devredildiği ve sözleşmenin 5 yıl süre ile düzenlendiği, ne var ki Dr. Funk"un bu eserlerin mali haklarını devretme yetkisi olduğuna dair dosyaya delil sunulmadığı; öte yandan davalının 2001 yılında yürürlükten kaldırılan FSEK"in 28 inci maddesi uyarınca kazanılmış hak sahibi olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine; hakları devralan davacının yasal yollara başvurmasında ve başvurusunun ilgili mercilerce değerlendirilmesi safhasında davalı-karşı davacının maruz kaldığı mahrumiyet sebebiyle tazmini gerekir bir durumun mevcut olmadığı ve bu husustaki iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle de karşı davanın reddine karar verilmiş; taraf vekillerinin temyiz itirazları üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararı davalı-karşı davacı vekilince temyize getirilmektedir.
    Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık; tecavüzün önlenmesi talebi ile birlikte (dava yığılması suretiyle) ileri sürülen tazminat talebi için ayrıca vekalet ücreti takdiri gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
    Somut olayda asıl davada davacı tarafça tecavüzün önlenmesi talebi ile birlikte tazminat talebinde bulunulmuş; bir diğer ifade ile davalı-karşı davacı aynı dava içinde birden çok talep sonucu ile karşı karşıya kalmıştır. “Davaların yığılması” veya “objektif dava birleşmesi” denilen bu hukuki müessesenin kısaca açıklanmasında fayda görülmektedir.
    Davaların yığılması 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunda açık olarak düzenlenmemiş iken 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 110 uncu maddesinde: “Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.” şeklinde düzenlenmiştir.
    Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu"nun 3 üncü maddesindeki “Müddeabih, birden ziyade ise miktar ve kıymetlerinin mecmuu esas ittihaz olunur” kuralından yola çıkıldığında önceki Kanunun da dava yığılmasını kabul ettiği fikri benimsenmekte idi (KURU, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.II, İstanbul 2001, s.1496 vd.).
    Usul hukuku ilkeleri çerçevesinde değerlendirildiğinde davacı, davalıya karşı birbirinden bağımsız olan birden fazla aslî talebini aynı davada birleştirebilir, yani birden fazla davasını aynı dava dilekçesiyle açabilir. Bir başka anlatımla dava yığılması bir davada aynı taraflar arasında birden fazla talebin ileri sürülmesi, yani aynı taraflar arasında birden fazla talep sonucunun mahkeme önüne çözümlenmesi amacıyla getirilmesidir. Dava yığılmasında görünüşte tek dava var iken gerçekte talep sayısınca dava mevcuttur ve söz konusu bu birden fazla talepler birbirinden bağımsızdır.
    Taleplerin birbirinden bağımsız olması, diğer deyişle mahkemenin önünde birden çok talep sonucu bulunması nedeniyle mahkemenin her bir talebi ayrı ayrı incelemesi ve her biri için ayrı hüküm kurması gerekir. Bu gereklilik çerçevesinde varılan önemli sonuçlardan biri de kendisini vekâlet ücretinin, her bir talep için ayrı ayrı takdir edilmesi noktasında gösterir. Gerçekten de dava yığılmasında her bir talebin tek başına dava edilme olanağı bulunduğuna göre, her bir talep bakımından da ilgilisi yararına ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekir (KURU, s.1500).
    Somut olaya dönüldüğünde asıl dava davacısı, asıl dava davalısı aleyhine tek dilekçe ile fakat davaların yığılması niteliğinde olmak üzere, tecavüzün önlenmesi ve tazminat konulu iki asli talep içeren bir dava açmıştır; tazminat talebi tecavüzün önlenmesi talebinin fer’i niteliğinde de değildir. Bu taleplerin her birinin ayrı ayrı reddedilmiş olması nedeniyle her bir talep bakımından davalı yararına vekâlet ücreti takdiri gerekir.
    Bu itibarla Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç: Davalı-karşı davacı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.11.2016 günü oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi