9. Hukuk Dairesi 2019/1363 E. , 2019/4176 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 31. HUKUK DAİRESİ
DAVA : Davacı, müfettiş raporunun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalılardan ... avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
... Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi davalı ... avukatının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
... Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi"nin kararı süresi içinde davalılardan ... avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı Şirket vekili, iş müfettişince 2013 yılı Mayıs ayında müvekkiline ait işyerinde inceleme yapıldığını, bu inceleme sonucunda fazla mesai ücretlerinin elden ödenmesi gerekçesiyle toplam 1.646.758,00 TL idari para cezası kesildiğini, yapılan incelemenin eksik ve yeterli inceleme yapılmadan genele teşmil edilerek düzenlendiğini, ayrıca tutanakta imzası bulunan kişinin tek başına şirketi temsile yetkili olmadığından tutanağın geçerli olmadığını iddia ederek raporun iptali ile davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalılar Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın reddini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, "Somut olayda iptali istenen raporu ve eklerinin incelenmesi neticesinde, işçilere yapılan fazla mesai ödemelerinin %90 oranında kayıtdışı (elden tediye makbuzu ile) yapıldığının belirtildiği, buna ilişkin hususların davacı şirkete ve şikayetçi şiçiye resmi bir yazı ile bildirildiği, şikayetçi işçinin iş bu rapora dayanarak hak talep edebileceği, bu durumda da davacı ile işçi arasında uyuşmazlıkların çıkabileceği, tüm bu nedenlerle T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı"na bağlı iş müfettişleri tarafından işyerinde yapılan inceleme neticesinde teftişi yapan iş müfettişleri tarafından tanzim olunan 30/05/2013 tarih ve ME/55 sayılı rapor ve eklerinin mahkemece iptali için davacı tarafından dava açılmasında davacının hukuki yararının bulunduğu açıktır. Buna ilişkin yerleşik Yargıtay kararları bulunmamaktadır. Bunun yanında iş müfettişi tarafından düzenlenen 30/05/2013 tarih ve ME/55 sayılı rapor ekleri incelendiğinde işyerinde aylar itibariyle ortalama 350-400 civarında işçi çalıştığı, inceleme sırasında iş müfettişi tarafından sadece davalı işyerinde toplam 4 işçinin ifadesinin alındığı, geri kalan işçilerin ifadesinin alınmadığı, ayrıca fazla mesai ücretlerinin %10 unun kayıt ve belgelere yansıtıldığına dair ifadesinin alınmadığı, ayrıca fazla mesai ücretlerinin %10 un kayıt ve belgelere yansıtıldığına dair yapılan tespitin nasıl elde edildiğinin dosya kapsamında anlaşılamadığı, soyut nitelikte ve genele teşmil edilemeyecek tanık ifadelerine göre fazla mesai yapıldığının ve de buna ilişkin mesai ücretinin %90 lık kısmının elden ödendiğine dair ibraz edilen makbuzların İş Müfettişi iddiasının desteklemediği nitekim bahse konu makbuzların tüm işçileri kapsamadığı, örneğin 2013 yılı ocak ayına ilişkin fazla mesai tablosunda fazla mesai yapan işçi sayısının 339 olarak belirtildiği, buna karşılık 2013 yılı Ocak ayında 417 işçi için elden fazla mesai ödendiği gerekçesiyle idari para cezası uygulandığı, bunun yanında 2010, 2011 ve 2012 yıllarında fazla mesai yapıldığına ve buna ilişkin ödemelerin elden kayıt dışı ödendiğine dair dosya kapsamında anlaşılamadığı, soyut nitelikte ve genele teşmil edilemeyecek tanık ifadelerine göre fazla mesai yapıldığının ve de buna ilişkin mesai ücretinin %90 lık kısmının elden ödendiğine dair ibraz edilen makbuzların tüm işçileri kapsamadığı, örneğin 2013 yılı Ocak karşılık 2013 yılı Ocak ayında 417 işçi için elden fazla mesai ödendiği gerekçesiyle idari para cezası uygulandığı, bunun yanında 2010, 2011 ve 2012 yıllarında fazla mesai yapıldığına ve buna ilişkin mahkeme tarafından dinlenen işyeri çalışanı tanıklarca işyerinde Cumartesi ve Pazar günleri çalışma yapılmadığının beyan edildiği, bu durumun iş müfettişi raporu ile çeliştiğinin görüldüğü, son olarak iş müfettişi ... ile şirket müdürü ... arasında 14/05/2013 tarihinde tutanak imzalandığı, tutanakta imzası bulunan şirket müdürünün şirketi tek başına kamu kurum ve kuruluşlarında temsile yetkisinin olmadığına dair imza sirkülerinin davacı vekili tarafından ibraz edildiği, imza sirkülerine göre şirketin kamu kurum ve kuruluşlarına karşı yapılacak tutanaklarda müşterek imza ile temsil edildiğini yazılı olduğu anlaşıldığından bahse konu tunağın değerlendirmeye esas alınamayacağından iş müfettişi tarafından düzenlenen 30.05.2013 tarih ME-55 sayılı raporun eksik ve hatalı düzenlendiği" gerekçesiyle raporun iptaline ve davacının herhangi bir yükümlülük ve borç altında olmadığının tespitine karar verilmiştir.
D)İstinaf başvurusu:
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı, davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E)İstinaf Sebepleri:
Davalı Çalışma ve İş Kurumu ... İl Müdürlüğü vekili istinaf başvurusunda;
Davanın husumet yokluğundan reddedilmesi gerekirken esasa yönelik hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, iptali istenen raporun T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı"nın raporu olduğu, davaya konu işlemin İş Müfettişi Raporlarındaki tespitler oluğu, dolayısı ile dava konusu işlemi tesis edenin müvekkili kurum olmadığından, kurumun bu davada herhangi bir sıfatının bulunmadığı, esas yönünden ise davaya konu rapor düzenlenirken yerinde ve işverence sunulan kayıtlar üzerinden, işçilere ait ücret bordrolar vs bilgi ve belgeler tetkik edilerek ve İş Kanunu"nun ilgili hükümlerine muhalefet edildiğinin ayrıntıları ile açıkça ortaya konularak tespit yapıldığını ileri sürmüştür.
F)Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, iş müfettişi tarafından düzenlenen 30.05.2013 tarih ve ME/55 sayılı raporun eksik ve hatalı incelemeyle düzenlendiği, bu doğrultuda mahkeme kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davalı Çalışma ve İş Kurumu İstanbul İl Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.1 ve 355. maddeleri gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
G)Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı Türkiye İş Kurumu vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
H) Gerekçe:
Uyuşmazlıkta, davacının dava açmakta hukukî yararının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gereklidir.
Dava çeşitleri 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 105. ilâ 113. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Eda davası, davalının, bir şeyi vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya mahkûm edilmesinin talep edildiği dava türü olarak tanımlanmışken, tespit davası ise mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesinin talep edildiği dava çeşidi olarak açıklanmıştır.
Yine 6100 sayılı Kanun’un 106/son maddesine göre ise maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamayacağı, aynı Kanunun 114/h. maddesinde “Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.” dava şartları arasında sayılmış, takip eden 115/2 maddesinde mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vereceği hüküm altına alınmıştır.
4857 sayılı Kanun’un 92. maddesinin 3. fıkrasına göre iş müfettişi raporlarına karşı açılan davalar, işçilerin bireysel başvuruları üzerine iş müfettişi tarafından işçi alacaklarına ilişkin yapılan tespitlere karşıdır. Bu tespite işçi tarafından, yapılan tespitin eksik olduğu ve daha fazla alacağı bulunduğu gerekçesiyle itiraz ediliyorsa dava eda davası karakterindedir. Söz konusu tespite işveren tarafından, yapılan tespitin hatalı olduğu ve tamamen ya da kısmen borçlu olmadığı gerekçesiyle itiraz ediliyorsa dava menfi tespit davası niteliğindedir.
Görüldüğü üzere, iş müfettişi raporlarının işçilerin alacaklarına yönelik kısımlarına karşı işçi ya da işveren tarafından açılacak davalar, yerine göre eda davası yerine göre ise menfi tespit davası özelliği göstermekte olup her halükarda bu davaların tarafları işçi ve işverendir. T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğünün bu davalarda taraf sıfatı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; dava konusu rapor davacı işverenlikte çalışan işçinin vakî şikâyeti üzerine tanzim edilmiş olup, raporda davalı şikâyetçi işçinin işçilik alacaklarına ilişkin somut bir tespit yapılmamıştır. Yapılan diğer tespitler ise işyeri uygulamalarına ilişkindir. Dolayısıyla 4857 sayılı Kanun’un 92. maddesinin 3. fıkrası kapsamında işçilik alacaklarına ilişkin bir tespit bulunmadığı gibi 6100 sayılı Kanun mucibince maddi vakıalar da, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamayacağından, davacının dava açmakta hukukî yararı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre, şikâyetçi işçinin yanında davalı Kuruma da husumet yöneltilmesi isabetsizdir.
F) SONUÇ:
Bölge Adliye Mahkemesi ile İlk Derece Mahkemesi"nin kararlarının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.