
Esas No: 2021/4700
Karar No: 2021/7446
Karar Tarihi: 25.11.2021
Danıştay 4. Daire 2021/4700 Esas 2021/7446 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/4700
Karar No : 2021/7446
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ... Civata Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, ikrazatçılık faaliyetinde bulunarak faiz geliri elde ettiğinden bahisle takdir komisyonu kararlarına istinaden tek kat vergi ziyaı cezalı olarak tarh edilen 2009 yılı kurumlar vergisi ve 2009/1-3, 4-6, 7-9, 10-12 dönemleri geçici vergilerin kaldırılması istenilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Dava Dairesinin temyize konu kararıyla; davacı şirket hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda yer verilen tespitlerin, şirket kanuni temsilcisi tarafından ikrazatçılık faaliyetinde bulunulduğunun somut olarak tespiti için yeterli olmadığı, söz konusu raporda çekleri ciro edenlerin ifadelerine yer verilmediği, ciro edilen çek tutarından şirketin faaliyetiyle ilgili olan çekler mahsup edildikten sonra kalan tutar dikkate alınarak matrah takdir edildiği, yapılan vergi ziyaı cezalı tarhiyatta yasal isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı adına yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı, temyiz isteminin kabulü ve Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince,... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin 27/10/2020 tarih ve E:2020/842, K:2020/1937 sayılı kararına karşı yapılan temyiz istemi Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 26/05/2021 tarih ve E:2021/461, K:2021/751 sayılı kararı ile bozma kararına uygunluk yönünden reddedilerek, kararın diğer hükümlerine ilişkin temyiz incelemesinin sonuçlandırılması için Kurulca Dairemize gönderilen dosyada, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı ve iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu kurala bağlanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde, gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tabi olduğu, gelirin, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu, 37. maddesinde de, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
Uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 30/09/1983 tarih ve 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/a bendinde, ikrazatçı, ''Devamlı ve mutad meslek halinde, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle, ödünç para verme işleriyle uğraşan veya ödünç para verme işlerine aracılık eden ve kendilerine faaliyet izni verilen gerçek kişiler'' olarak tanımlandıktan sonra; 9. maddesinde ise tefecilik, "İkrazatçılık yapmak üzere izin alınmadan, faiz veya her ne ad altında olursa olsun, bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle ödünç para verme işlemlerinin yapılması veya bu işlerin meslek ittihaz edilmesi ve Kanun Hükmünde Kararname uyarınca alınan ikrazatçılık izni iptal edildiği halde, ödünç para verme işlerine devam edilmesi“ şeklinde tarif edilmiş, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarında ise, yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında önemli miktarlardaki paraların günün ekonomik koşullarında karşılıksız olarak alınıp verilemeyeceği, bir yılda birden çok kişiye veya aynı kişiye birden çok yılda borç para verilmesinin ikrazatçılık olduğu kabul edilmiş, borç para verme işlemlerinde faizin peşin alındığı, alacağın senet veya ipotek tesisi suretiyle güvenceye bağlanmasının da faiz alındığına delil teşkil edeceği belirtilmiştir.
Davacı şirket adına ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğundan bahisle düzenlenen ... tarih ve ... sayılı Vergi Tekniği Raporu'nda; şirketin demir pulu imalatı faaliyetiyle iştigal etmek üzere mükellefiyet tesis ettirdiği, Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ... sayılı soruşturması kapsamında şirket ortağı ...'ın kendisine ciro edilen çekler karşılığında borç verme işlemi yaparak tefecilik faaliyetinde bulunduğunun belirtilmesi üzerine şirketin hesap ve işlemlerinin incelenmeye alındığı, şirket kanuni temsilcisinin ifadesinde kendisine ciro edilen çekler karşılığında herhangi bir ücret ve komisyon almadığı, kendi şirketinin bankalar nezdinde yüksek itibarı olmasından dolayı gerek iş yaptığı çevreden gerekse esnaf arkadaşlarından bankayla problemli olanların müşterilerinden aldığı çekleri kendisine verdiği, kendisinin de ilgili çekleri bankaya vererek yardımcı olduğu, bankaya verilen çeklerin çoğunluğunun şirketinin faaliyet alanı ile ilgili olduğu beyanında bulunduğu, Mali Şube personeli tarafından borç para alanların ifadelerine de başvurulduğu, yapılan tespitlerin ...'ın faiz karşılığında borç para verme işlemlerinde şirketin müşteri çevresini, faaliyet gösterdiği sanayi sitesini ve bu sitedeki ofisini doğal olarak kullandığını gösterdiği, ilgili şahsın faiz karşılığı borç para verme işlemlerini davacı şirketin kredibilitesinden, ticari itibarından ve sermayesinden faydalanmak suretiyle davacı şirket adına yaptığı ve bu durumun davacı şirketin bir nevi izinsiz olarak faktoring işlemlerinde kullanıldığı sonucunu doğurduğu, şirketin 2009 yılı kurumlar vergisi matrahının 9.113,98 TL, 2009 yılı katma değer vergisi matrahı toplamının ise 166.816,86 TL olduğu, ...'a 2009 ve 2010 yıllarında ciro yoluyla devredilen 972 adet toplamda 4.879.127,39 TL tutarında çek bulunduğu, bu çeklerin 25.782,00 TL tutarındaki kısmının şirketin esas faaliyet alanı ile ilgili olduğu ve şirket defterlerine kaydedildiği, toplam ciro edilen çek miktarından şirketin faaliyet alanı ile ilgi olan kısmın mahsup edilmesinden sonra kalan 4.853.345,39 TL tutarında çekin ise ikrazatçılık faaliyeti ile ilgili olarak ciro edilen çekler olduğunun kabul edilmesi ve çekin vade tarihinin bulunduğu ay bazındaki dönem dikkate alınarak matrah belirlenmesi gerektiği belirtildikten sonra; çek kırdıran kişilerin ifadeleri doğrultusunda, iki ay vade ve %3 faiz oranı dikkate alınarak 251.042,75 TL kayıt dışı faiz komisyon geliri elde edildiğinin hesaplandığı, bu tutarın kurumlar vergisi ve geçici vergi matrahlarının belirlenmesinde dikkate alınması gerektiği tespit ve değerlendirmelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen tespitlerin birlikte değerlendirilmesinden, her ne kadar şirket kanuni temsilcisi tarafından, ciro edilen çekler karşılığında herhangi bir ücret veya komisyon alınmadığı iddia edilmiş ise de; şirketlerin kurulurken kar elde etme amacı taşıdığı, karşılıksız borç para vermesinin hayatın olağan akışına ve ticari icaplara aykırı olduğu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3/B. maddesi uyarınca aksini ispat külfeti kendisine ait olan davacının da dosyaya aksini ispatlayıcı nitelikte herhangi bir bilgi veya belge sunamadığı dikkate alındığında, davacının birden çok kişiye ödünç para vermek suretiyle ikraz işiyle devamlı ve mutad meslek halinde uğraştığı ve dava konusu dönemde de ticari kazanç elde etmek maksadıyla ikrazatçılık faaliyeti gösterdiği sonucuna varıldığından, ciro edilen toplam çek miktarından şirketin faaliyet alanıyla ilgi olanlar mahsup edildikten sonra kalan tutarda çekin ikrazatçılık faaliyeti ile ilgili olduğu kabul edilmek ve çek kırdıran kişilerin ifadeleri doğrultusunda, iki ay vade ve %3 faiz oranı dikkate alınmak suretiyle belirlenen matrah üzerinden yapılan dava konusu vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi tarhiyatında ve geçici vergiler üzerinden kesilen tek kat vergi ziyaı cezalarında hukuka aykırılık, aksi yönde verilen Vergi Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, Mahkemece yeniden verilecek kararda, geçici vergi asılları yönünden de yeniden değerlendirme yapılacağı tabiidir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 25/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
