Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2021/2536
Karar No: 2021/13295
Karar Tarihi: 02.12.2021

Danıştay 6. Daire 2021/2536 Esas 2021/13295 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/2536
Karar No : 2021/13295

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı - …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Mersin İli, Tarsus İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde ... Enerji Elektrik İnşaat Üretim A.Ş. tarafından yapılması planlanan "Tarsus Biyokütle ve Atıkların Yakılmasına Dayalı Enerji Üretim Santrali (13MWm/12MWe/41MWt)" projesiyle ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce verilen … tarih ve … sayılı Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu kararının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; Temyize konu kararda; uyuşmazlığın çözümü amacıyla (çevre mühendisi, jeoloji mühendisi, ziraat mühendisi, meteoroloji mühendisi ve harita mühendisinden oluşan bilirkişi heyetiyle) mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; "Dava konusu parselin Mersin ili, Tarsus ilçesi, …mahallesi, … ada ve … parselde yer aldığı, parselin kuzey ve doğu kısımlarında mezbaha, arıtma tesisleri, batı tarafında Karabucak Ormanları, güneyinde ise tarım alanlarının yer aldığı, içinde herhangi bir arkeolojik eser ve sit alanının bulunmadığı, bununla birlikte yer aldığı … Mahallesinin Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünün Mersin sit alanları listesinde 3. derece arkeolojik sit alanı olarak tanımlandığı, davaya konu olan saha ve etrafında jeolojik olarak kuvaterner yaşlı alüvyonların bulunduğu, sahada yapılan makro gözlemlere göre alüvyonların kil içerikleri yüksek kumlu birimler olarak temsil olunduğu, nihai ÇED raporunda 10 adet sondaj kuyusundan elde edilen verilere göre sahada genelde killi kumlu çakıl, kil ve kum içeren birimler yer aldığının görüldüğü, bu özellikleri bakımından jeolojik olarak herhangi bir olumsuzluğun bulunmadığı, dava konusu parselin üç farklı konumundan ve toprak burgusu ile 0-30, 30-60cm derinliklerden alınan toprak örneklerinde fiziksel ve kimyasal analizlerin yapıldığı, arazi gözlemlerinde toprak renginin Munsell Renk Skalasında (Uluslararası Standart Renk Tanımlama Kılavuzudur) 10YR 5/2 (Grimsi kahverengi) ile 10YR 6/2 (Açık grimsi kahve) arasında değiştiği, çeşitli beton ve taş atıklarının yer aldığı, orta derinlikte (30-60 cm) toprağa sahip olduğunun gözlemlendiği, ayrıca parselin kuzeydoğu tarafında yüksek taban suyu etkisi ile kamışların olduğunun tespit edildiği, yapılan analizler sonucunda toprakların kil içerikli (%52 kil, %28 Silt, %20 kum), yüksek kireç (%16), bazik toprak reaksiyonuna (pH= 7.7), düşük organik madde (%0.9) ve tuzsuz (EC 0.12 dS/m) olduğu saptandığı, bu veriler ışığında arazi kabiliyet kullanımı sınıflamasında II. sınıf özelliklere sahip olması nedeniyle işlemeli tarıma uygun özellikler taşıdığının söylenebileceği, bununla birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü kayıtlarında arsa olarak tanımlandığından tarım arazisi özelliği taşımadığı, ayrıca nihai ÇED raporunun 7. sayfasındaki “Anız yakılması nedeniyle duman, koku ve toprak kaybı sorunudur” ibaresindeki “toprak kaybı” ifadesinin bilimsel olarak doğru olmadığı, burada tanımlanması gereken toprakların bozulması olduğu, tesiste üretim sırasında kabarcıklı akışkan yataklı yakma sisteminin kullanılması ve yakmanın iki kademede gerçekleştirilmesinin yöntem olarak uygun olduğu, yanma odasındaki baca gazında oluşan nitrojen oksiti (NOx) azaltmak için kurulacak Seçiçi Katalitik Olmayan İndirgeme Reaktörü (SNCR) kullanılmasının baca gazlarındaki NOx’in bağlanarak azot ve suya dönüşmesini sağlayacağı, nihai ÇED raporunda üretim yöntemi ve tekniğinin ayrıntılı olarak hazırlandığı, tesisin hava kalitesine yapabileceği olası etkileri belirlemek için Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği (SKHKKY) uyarınca tesisteki yakma ve proses kaynaklarının tespit edildiği, emisyonların kütlesel debilerinin hesaplandığı, yanma sırasında oluşabilecek gazlar için emisyon azaltım tekniklerinin detaylı olarak açıklaması yapılarak SKHKKY’ye uyulacağının taahhüdünün verildiği ve tedbirlerle faaliyetin hava kalitesine olabilecek söz konusu etkilerin çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilebileceğinin belirtildiği, baca gazı temizleme ünitesinin sadece DeNOx ünitesinden oluşacağı ve ıslak tip sülfür giderme (DeSOx) sistemi kurulmayacağının belirtildiği, sülfür giderimi için “Yanma sırasında yatak malzemesine eklenecek sönmüş kireç ile yanma sonucu açığa çıkan sülfür oksitler anında giderilecektir.” şeklinde belirtilen ifadenin, kokuya sebep olan kirleticilerin başında gelen sülfür bileşiklerinin giderilmesi için yeterli bir açıklama olmadığı, sera gazı emisyonlarının belirlenmesi ve iklim değişikliğine etkileri incelendiğinde, nihai ÇED raporunun 208. sayfasında “Planlanan projenin iklim değişikliği oluşturacak bir etkisi bulunmamaktadır.” denildiği, bu konuda yapılan/yapılacak herhangi bir önlem faaliyetinin ayrıntılı olarak açıklanmadığı, tesisin toprak kirliliğine yapabileceği olası etkileri belirlemek için toprak kirliliği hakkında mevcut durumun tespiti için herhangi bir analiz ve herhangi bir önlem faaliyetinin ayrıntılı olarak açıklanmadığı, sadece “Toprak Kirliliğinin Kontrolü ve Noktasal Kaynaklı Kirlenmiş Sahalara Dair Yönetmelik” kapsamında yer alan ilgili hükümlere uyulacağının belirtildiği, tesisin su kirliliğine yapabileceği olası etkileri belirlemek için evsel ve üretim kaynaklı endüstriyel atıksular için debi hesaplamalarının yapıldığı, tesis işletme dönemi için evsel ve endüstriyel atıksuların arıtılması için atıksu arıtma tesisi tasarlandığı, tesiste yer alacak arıtma tesisi akım şeması (nihai ÇED raporu sayfa 55) ile altında arıtma tesisinde bulunacak ünitelerin açıklanmasının tutarsız olduğu, akım şemasında kimyasal arıtım ünitelerinde ve biyolojik arıtım ünitelerinde oluşan çamurların ayrı yoğunlaştırıcılardan geçtikten sonra çürütme ve çamur su alma ünitelerine verildiği fakat açıklama bölümünde “çamur kurutma yatağına alınır” denildiği, üretim prosesi kaynaklı atıksuların atıksu karakteristiklerinin belirlenmediği, SKKY deşarj standartları sağlandıktan sonra kanalizasyona verileceğinin belirtildiği, katı atıklar için tesiste inşaat ve işletme aşaması için ayrı ayrı değerlendirildiği, işletme aşamasında; evsel nitelikli katı atıklar, ambalaj atıkları, atık yağlar, bitkisel atık yağlar, ömrünü tamamlamış lastikler, tehlikeli atık, atık pil ve aküler, tıbbi atıkların bertarafına yönelik çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi için atık yönetimi belirlendiği, yakma işlemi sonucu oluşacak kül, cüruf ve yakma sistemi yatak kumunun 02/04/2015 tarih ve 29314 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Atık Yönetimi Yönetmeliği’ne göre bertarafın sağlanacağının belirtildiği, gürültü kirliliği yönünden gürültü kaynakları ve düzeyinin belirlenmesi için ayrıntılı çalışmaların yapıldığının görüldüğü, koku için üretimde kullanılacak atıkların taşınmasından üretim sırasındaki koku kirliliğine dair çalışmaların mevcut olduğu ancak depolama alanında ve/veya yakma sonrası bacadan çıkabilecek koku için yeterli bir önlem faaliyetinin ayrıntılı olarak açıklanmadığı, ÇED raporunda işletme sahibinin “hava, toprak, yüzey ve yeraltı sularının kirlenmesi ile koku ve gürültü gibi çevre üzerindeki olası olumsuz etkileri ve insan sağlığı açısından doğrudan risk oluşturan kirlilik kaynaklarını önleyecek veya azaltacaktır” ibaresi yer alsa da bu konuda ayrıntılı bilgi yeterince verilmediği, bununla birlikte hava, toprak ve su kirliliği, atık yönetimi, acil durumlar konularında aşağıdaki açıklamaların yer aldığı; A. Baca Gazları “Planlanan tesiste yakılacak atıkların EK 18’de yer alan kimyasal içeriği incelenerek DeNOX, Multisiklon, Torbalı filtre sistemi öngörülmüştür. Yanma sırasında yatak malzemesine eklenecek kalsiyum karbonat ile yanma sonucu açığa çıkan sülfür oksitler anında giderilecektir. Bu nedenle ayrı bir ıslak tip sülfür giderme (DeSOX) sistemi kurulmayacaktır.” denildiği, sülfür giderimi, sera gazı emisyonlarının belirlenmesi ve iklim değişikliğine etkileri ve yakma sonrası bacadan çıkabilecek koku için yeterince irdeleme yapılmadığı, B. Su Kirliliği: ÇED raporunda günlük atık su düzeyinin 794 m3/gün olacağı ve projenin işletme aşamasında evsel ve proses kaynaklı atıksuların arıtılması için arıtma tesisi kurulacağının belirtildiği, tesisteki faaliyetlerden açığa çıkacak suların yer altına karışmaması için işletme zeminin su sızdırmaz betonla kaplanacağının raporda yer aldığı, C. Toprak Kirliliği: Bu konuda herhangi bir önlem faaliyetinin ayrıntılı olarak açıklanmadığı, çevresel ölçekte yerleşim alanlarına dair etkileneceği belirtilen eğitim kurumunun konumunun incelendiği, Mersin ili, Tarsus ilçesi, …mahalle, … ada, … parsel sayılı taşınmazın, … Ortaokulu'na 1970 metre (Şubat 2020 tarihli Nihai ÇED raporunda 1900 m olarak belirtilmiş) mesafede olup okulun güney-doğusunda bulunduğu, okulun yeterli uzaklıkta olduğu kanaatine varıldığı, yakılacak tavuk gübresindeki değerlerin 23/02/2018 tarih ve 33041 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Tarımda Kullanılan Organik, Mineral ve Mikrobiyal Kaynaklı Gübrelere Dair Yönetmelikte yer alan ürünlerdeki ağır metal sınır değerleri, insan ve çevre sağlığını korumak amacı ile sınır değerleri (ppm veya mg/kg veya mikrogram/gram) ile (Çizelge 2) karşılaştırıldığında, çevre için sorun olmayacak değerler içerdiğinin söylenebileceği, bu nedenle nihai ÇED raporundaki taahhütlere uyulmaması durumunda, çevreye ciddi emisyon sorunu açmayacağı, bu bağlamda nihai ÇED raporu incelendiğinde sayfa 19’da atıklarla ilgili önlemlerin alınacağına ait tahhütlerin yer aldığının görüldüğü, kurulması planlanan tesisin katı yakıtlı enerji santrali olması nedeniyle yangın riskinin 40 metre batısında yer alan Karabucak Ormanları için risk oluşturduğu, yangın için alınan önlemler incelendiğinde, nihai ÇED raporunun 41. sayfasında “Yangın Algılama Sistemi: Planlanan tesis genelinde güvenlik amacıyla yangın algılama sistemi kurulacaktır. Tesis genelinde güvenlik amacıyla yangın algılama sistemi kurulacaktır. Kurulacak olan yangın algılama sistemi, yürürlükte olan tüm mevzuat taleplerine uygun sistem ve emniyet önlemlerine sahip bir şekilde kurulacaktır. Atık depolarında kızılötesi yangın dedektörleri, ayrıca tesisin yangın riski altında bulunan tüm bölüm ve ekipmanları, CO dedektörleri ve doğru yangın söndürme gazına sahip, yangından koruma ve yangın söndürme sistemi ile donatılacaktır” taahhüdü olduğunun saptandığı, … Mühendislik Çevre ve Atık Yönetimi İnş. Taahhüt San. ve Tic. Ltd. Şti. isimli firma tarafından hazırlanmış nihai ÇED raporunda “III. Bölüm 3 - Projenin İnşaat Öncesi (arazi hazırlık), İnşaat ve İşletme Aşamasında Çevresel Etkileri ve Alınacak Önlemler” başlıklı bölümde belirtilen önlemlerin incelendiği, atıksu, hava kirliliği ve gürültü konularında projenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin mevzuat ve bilimsel esaslara göre de kabul edilebilir düzeylerde olacağı, kirletici değerlerin mevzuatta verilmiş sınır değerlerin altında kalacak şekilde çalışılacağının anlaşıldığı, bakılmakta olan dava hakkında, yukarıda yapılan değerlendirmeler neticesinde, "ÇED Olumlu" kararının; 1. Çevre Mühendisliği açısından yukarıda açıklanan çevresel nedenler dolayısıyla yerinde olmadığı, 2. Ziraat Mühendisliği açısından tesisin tarım arazisi olmaması, atık kontrollerinin yapılacağı taahhüdünün verilmesi nedeniyle yerinde olduğu, 3. Meteoroloji ve Hidroloji Mühendisliği açısından su temini ile ilgili sorun olmadığından kararın yerinde olduğu, 4. Jeolojik ve doğal afetler konusunda risk taşımadığı için Jeoloji Mühendisliği açısından yerinde olduğu, 5. Harita Mühendisliği açısından nihai ÇED raporunda belirtilen ada ve parsel no’larının doğru olması nedeniyle kararın yerinde olduğu" yönünde görüş ve tespitlerde bulunulmuştur.
Olayda, dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden; …Enerji Elektrik İnşaat Üretim A.Ş. tarafından kurulması planlanan Biyokütle ve Atıkların Yakılmasına Dayalı Enerji Üretim Santrali ile ilgili projeye ilişkin ÇED raporunda tesisin hava kalitesine yapabileceği olası etkileri gidermek için yapılan açıklamaların yetersiz olduğu, sera gazı emisyonlarının belirlenmesi ve iklim değişikliğine etkileri ve yakma sonrası bacadan çıkabilecek koku için yeterince irdeleme yapılmadığı, toprak kirliliği hakkında herhangi bir analiz ve önlem faaliyetinin ayrıntılı olarak açıklanmadığı, tesiste yer alacak arıtma tesisi akım şeması adı altında arıtma tesisinde bulunacak ünitelerin açıklamasının tutarsız olduğu, yetersiz ÇED raporuna dayanılarak dava konusu ÇED Olumlu kararının verildiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Tesisten kaynaklanacak hava emisyonlarına yönelik olarak inşaat ve işletme aşamasında oluşacak emisyon kaynaklarının, hesaplamaların, hava kirliliği dağılım modellemesinin ve alınacak önlemlerin ÇED raporunda detaylı bir biçimde ortaya konulduğu, mevzuata uygun olarak yanma sonucu oluşan emisyonların sürekli olarak ölçüm cihazları ile takip edileceği, proje kapsamında nihai ÇED raporunda kokuya karşı alınacak önlemlerden bahsedildiği ve EK-23'te koku emisyonu ölçüm raporunun hazırlandığı, dava konusu tesisin yakınında bulunan diğer tesislerden meydana gelen koku konsantrasyonları için ayrı ayrı ve kümülatif olarak yapılan ölçümler ve değerlendirmeler sonucunda ortaya çıkan koku değerinin mevzuatta öngörülen sınır değerin altında kalması nedeniyle tesisten kaynaklanan koku giderimi konusunda herhangi bir işlem yapılmasının gerekmediğinin belirtildiği, proje kapsamında koku tedbirlerine yönelik olarak atıkların taşınacağı kamyonların üstü kapalı, sızdırmaz, koku geçirmez özelliklere sahip olacağı, tesise kabul edilen atıkların depolama alanından kapalı konveyör bant ile yakma sistemine alınacağından, depolama alanı dışında koku oluşmayacağı, ayrıca kazandan çıkan gazların içinde bulunan kül, kurum ve benzeri partiküllerin tutulması için kapasiteye uygun kurum tutucu sisteminin kurulacağı, ilgili kurumların olumlu görüşlerinin bulunduğu, Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ…'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 29/10/2021 günlü, 31643 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi uyarınca, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığı "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği" şeklinde değiştirildiğinden husumetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yöneltilmesine karar verilerek ve Üye ...'in 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinin (i) bendi uyarınca Dairemizce keşif ve bilirkişi incelemesinin yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yolundaki usule ilişkin azlık oyuna karşın, Mahkemece maddi olay açıklığa kavuşturulmadığından, bu aşamada temyiz isteminin esasının görüşülemeyeceği sonucuna varılarak, işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
… Enerji Elektrik İnşaat Üretim A.Ş. tarafından Mersin İli, Tarsus İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde "Tarsus Biyokütle ve Atıkların Yakılmasına Dayalı Enerji Üretim Santrali (13MWm/12MWe/41MWt)" projesinin yapılmasının planlanması üzerine ÇED raporu hazırlanarak davalı idareye sunulmuştur.
Söz konusu tesis atık yakma tesisi olup, tesiste buhar türbini ile enerji üretimi amaçlanmaktadır. Planlanan tesis bünyesinde, tavuk kümes altlıkları ile tarımsal faaliyetler sonucu ortaya çıkan bitkisel atıkların (üzüm, narenciye, sert çekirdekli meyve bahçelerinin budama atıkları, mısır sapı) kullanılması planlanmaktadır.
Davalı idare tarafından ÇED raporu hakkında ilgili kurumlardan alınan görüşler neticesinde, … tarih ve … sayılı "ÇED Olumlu" kararı verilmiştir.
Bunun üzerine, anılan kararın iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2872 sayılı Çevre Kanununun 10. maddesinde; "Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez..." hükmüne yer verilmiştir.
25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 4. maddesinde; ''Çevresel etki değerlendirmesi olumlu kararı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Komisyon tarafından yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı olarak tanımlanmış, 6. maddesinde; "(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeleri için; ÇED Başvuru Dosyasını, ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygulanacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdikleri taahhütlere uymakla yükümlüdürler. (2) Kamu kurum/kuruluşları, bu Yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmesi sürecinde proje sahiplerinin veya Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşların isteyeceği konuya ilişkin her türlü bilgi, doküman ve görüşü vermekle yükümlüdürler. (3) (Değişik:RG-26/5/2017-30077) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı veya "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. Ancak bu durum söz konusu teşvik, onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurulmasına engel teşkil etmez. (4) Bu Yönetmelik hükümlerine göre karar tesis edilmeden önce, projenin gerçekleştirilmesinin mevzuat bakımından uygun olmadığının tespiti halinde, aşamasına bakılmaksızın süreç sonlandırılır." kuralına, 7. maddesinde ise; "(1) Bu Yönetmeliğin; a) Ek-1 listesinde yer alan projelere, b) "ÇED Gereklidir" kararı verilen projelere, c) Kapsam dışı değerlendirilen projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi ek-1 listesinde belirtilen eşik değer veya üzerinde olan projelere, ÇED Raporu hazırlanması zorunludur." kuralına yer verilmiştir. Aynı Yönetmeliğin Ek-III bölümünde; Çevresel Etki Değerlendirmesi Genel Formatının ihtiva etmesi gereken hususlar düzenlenmiş, Bölüm I: Projenin tanımı ve özellikleri; a) Proje konusu yatırımın tanımı, özellikleri, ömrü, hizmet maksatları, önem ve gerekliliği, b) Projenin yer ve teknoloji alternatifleri, proje için seçilen yerin koordinatları Bölüm II: Proje Yeri ve Etki Alanının Mevcut Çevresel Özellikleri; Proje alanının ve önerilen proje nedeniyle etkilenmesi muhtemel olan çevrenin; nüfus, fauna, flora, jeolojik ve hidrojeolojik özellikler, doğal afet durumu, toprak, su, hava, atmosferik koşullar, iklimsel faktörler, mülkiyet durumu, kültür varlığı ve sit özellikleri, peyzaj özellikleri, arazi kullanım durumu, hassasiyet derecesi (Ek-5’deki Duyarlı Yöreler Listesi de dikkate alınarak) benzeri özellikleri Bölüm III: Projenin İnşaat ve İşletme Aşamasında Çevresel Etkileri ve Alınacak Önlemler, Projenin; a) Çevreyi etkileyebilecek olası sorunların belirlenmesi, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etkileşimi, kümülatif etkilerin belirlenmesi, b) Sera gazı emisyon miktarının belirlenmesi ve emisyonların azaltılması için alınacak önlemler, c) Projenin çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin azaltılması için alınacak önlemler, ç) İzleme Planı (inşaat dönemi), Bölüm IV: Halkın Katılımı; a) Projeden etkilenmesi muhtemel ilgili halkın belirlenmesi ve halkın görüşlerinin çevresel etki değerlendirmesi çalışmasına yansıtılması için önerilen yöntemler, b) Görüşlerine başvurulması öngörülen diğer taraflar, Notlar ve Kaynaklar; Ekler: Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru Dosyası hazırlanmasında kullanılan bilgi ve belgeler ile raporda kullanılan tekniklerden rapor metninde sunulamayan belgeler, Proje için seçilen yerin koordinatları, Proje için belirlenen yer ve alternatiflerinin varsa; çevre düzeni, nazım, uygulama imar planı, vaziyet planı veya plan değişikliği teklifleri, Proje ile ilgili olarak daha önceden ilgili kurumlardan alınmış belgeler şeklinde düzenlemeler yer almıştır.
03/04/1996 tarih ve 22600 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Zeytinciliğin Islahı Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliğin (03/04/2012 günlü ve 28253 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Yönetmelikle değiştirilen) 4. maddesinde; ''Zeytinlik Saha: Orman sınırları dışında bulunan ve Devletin hüküm ve tasarrufunda olan yabani zeytinlik, antepfıstığı ve harnupluklar ve her nevi sakız çeşitleri veya şahıs arazisi olan tapuda bu şekilde kayıtlı sahalar ile orman sınırları dışında olup da 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında bulunmayan zeytin yetiştirmeye elverişli makilik ve fundalıklardan oluşan en az 25 dekarlık alan'' olarak tanımlanmış, (03/04/2012 günlü ve 28253 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelikle değiştirilen) 23. maddesinde ise; Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede zeytin ağaçlarının bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyevi atık, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal işletmelerin yapımı ve işletilmesi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın iznine bağlıdır. Ancak; alternatif alan bulunmaması ve Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED)’na uygun olması, bitkilerin vegetatif ve generatif gelişimine zarar vermeyeceği Bakanlık araştırma enstitüleri veya üniversiteler tarafından belirlenmesi durumunda;
a) Jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımları,
b) Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plan ve yatırımlar,
c) Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri,
ç) İlgili Bakanlıkça kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri,
d) Savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar,
için, yukarıda belirtilen faaliyetlerde bulunmak isteyenler, ilgili Bakanlıkların onaylı belgeleri ile mahallin en büyük mülki amirine başvurur. Müracaat sahibi, çevrede oluşabilecek ÇED raporu ile belirlenmiş zararları önleyecek tedbirleri almak koşulu ve dikim normlarına uygun, eşdeğer büyüklükte il/ilçe müdürlüğünce uygun görülecek alanda zeytin bahçesi tesis eder.
Olumsuz cevap başvuru sahibine yazı ile tebliğ edilir. İzin alınmaksızın yapılan faaliyetlerin yürütülmesi yetkililerce men edilerek, umumi hükümlere göre kanuni takibat yapılır.
Bu madde kapsamında valiliklerce verilen kararlara yapılan itirazlar, Bakanlık tarafından değerlendirilerek karara bağlanır. '' kuralına yer verilmiştir.
Söz konusu "Zeytinlik Saha" tanımının ve aynı Yönetmeliğin 23. maddesinin iptali istemiyle açılan davada; Danıştay Sekizinci Dairesinin 19/02/2015 tarih ve E:2012/4992, K:2015/996 sayılı kararıyla 23. maddenin ilk fıkrasının ''Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede zeytin ağaçlarının bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyevi atık, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal işletmelerin yapımı ve işletilmesi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın iznine bağlıdır.'' cümleleri bakımından davanın reddine; 4. maddede yer alan "Zeytinlik Saha" tanımının ve 23. maddenin diğer kısımlarının iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinin yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 266. maddesinde, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz." hükmü yer almış; 279. maddesinin 2. fıkrasında, bilirkişi raporunda, ... gözlem ve inceleme konusu yapılan maddi vakıalar, gerekçe ve varılan sonuçlarla, bilirkişiler arasında görüş ayrılığı varsa, bunun sebebinin ... bulunması gerektiği, azınlıkta kalan bilirkişinin, oy ve görüşünü ayrı bir rapor hâlinde de mahkemeye sunabileceği belirtilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Zeytinlik alanlarda yürütülecek faaliyetlere ilişkin olarak öncelikle dikkate alınması gereken özel düzenlemenin, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun hükümleri olduğuna kuşku bulunmamaktadır. Anılan Kanun'un 20. maddesinin, gerekli tedbirler alınmış olsa bile, zeytinlik sahalarda ve bu sahalara 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri hariç kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran ya da sayılan olumsuz sonuçlara yol açma ihtimali bulunan tesislerin yapılmasını ve işletilmesini önlemeyi amaçladığı açıktır. Diğer taraftan; Danıştay Sekizinci Dairesinin 19/02/2015 günlü, E:2012/4992, K:2015/996 sayılı kararı karşısında, artık kamu yararı kararı alınarak dahi kimyevi atık, toz ve duman çıkaran tesislerin zeytinlik sahalara 3 kilometre mesafe içerisinde yapılması mümkün olmamakla birlikte bu tip alanlarda yapılacak projeler için verilen ÇED kararlarının iptali istemiyle açılan davalarda, dava konusu projenin, zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakıp bırakmadığının, toz ve duman çıkarıp çıkarmadığının öncelikle ele alınması gerekmektedir. Zira söz konusu proje, zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan veya toz ve duman çıkaran bir tesis kapsamında değerlendirilirse, bu çerçevede zeytinlik alanlara 3 km mesafe içinde projenin gerçekleştirilmesine olanak bulunmayacak, aksi halde ise projenin gerçekleştirilmesi durumunda diğer çevresel etkiler yönünden taahhütlerin yeterli olup olmadığının incelenmesi gerekecektir.
Çevresel etki değerlendirmesi ile, gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlendiği, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin irdelendiği, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin değerlendirildiği, ayrıca projelerin uygulanmasının izlendiği ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaların belirlendiği bir süreç öngörülmüş olup, Yönetmelik kapsamında yer alan bir faaliyet nedeniyle hazırlanacak ÇED raporunda özel format uyarınca, projenin gerçekleştirileceği yer ile alternatif alanlar belirlenerek projenin hizmet amacı, önem ve gerekliliği kapsamında yerin ve etki alanının çevresel özellikleri, çevresel etkiler ve alınacak önlemlerin tartışılması, faaliyet yerinin belirlenmesinde ise, faaliyetin büyüklüğü, amacı, ulaşım, iklim, toprağın ve çevrenin özellikleri, olası etkiler ve etkilerin azami giderilme olanakları gibi unsurların etkili olması, bu bağlamda, sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir çevre dengesinin sağlanması yolunda belirtilen nitelikteki bir faaliyete en uygun yerin seçilmesi esastır.
Çevresel etki değerlendirmesi; gerçekleştirilmesi planlanan projenin, çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin belirlenerek değerlendirilmesi amacıyla yapıldığından, ÇED sürecinde verilen kararların iptali istemiyle açılacak davalarda, yukarıda belirtilen Yönetmeliğin Ek III. maddesindeki unsurlar yönünden, ÇED kararlarının bir bütün olarak çevresel etkilerinin irdelenmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta; her ne kadar İdare Mahkemesince, bilirkişi raporundaki çevre mühendisinin değerlendirmeleri dikkate alınarak yetersiz bulunan ÇED raporuna dayanılarak verilen ÇED Olumlu kararının iptaline karar verilmiş ise de, hükme esas alınan konu başlıklarına ilişkin hususların, bilirkişi heyetinde yer alan meteoroloji mühendisinin, jeoloji/hidrojeoloji mühendisinin, ziraat mühendisinin de uzmanlık alanlarına dahil olan hususlardan olduğu anlaşılmış olup, anılan bilirkişiler tarafından ÇED raporu yeterli bulunmuştur. Örneğin iptal gerekçesi olan toprak kirliliği hakkında herhangi bir analiz ve önlem faaliyetinin ayrıntılı olarak açıklanmadığı hususuyla ilgili olarak ziraat mühendisi tarafından herhangi bir eleştiri getirilmediği gibi atık kontrollerinin yapılacağına yönelik taahhüt nedeniyle ÇED raporunun yeterli bulunduğunun belirtildiği veya diğer iptal gerekçesi olan ÇED raporunda tesisin hava kalitesine yapabileceği olası etkileri gidermek için yapılan açıklamaların yetersiz olduğu hususuyla ilgili bilirkişi raporunun bir başka kısmında, taahhütlere uyulması durumunda çevreye ciddi emisyon sorunu oluşturmayacağı yönünde değerlendirme yapıldığı görülmüştür. Dolayısıyla, bilirkişilerin uzmanlıklarına başvurulan konuyu birlikte tartışarak, ortak bir sonuç bildirmeleri gerekirken, her bir bilirkişinin ayrı değerlendirmede bulunduğu, başka bir ifadeyle, dava konusu projeyle ilgili eksiklik ve olumsuzluklar ortaya konulmuş olmasına rağmen, bu hususların, dava konusu işlemin dayanağı olan ÇED raporunu kusurlandırıcı nitelikte olup olmadığı yönünden ortak bir değerlendirme yapılmak suretiyle bir sonuca varılmadığı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan; dava dilekçesinde, proje alanına komşu parsellerde zeytin yetiştiriciliği yapıldığı ileri sürüldüğünden, proje alanına 3 km mesafede zeytinliklerin bulunup bulunmadığının, bulunuyorsa dava konusu projenin, zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine engel olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesislerden olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, uyuşmazlığın tereddüte mahal vermeyecek şekilde çözümlenebilmesi amacıyla, temyiz dilekçesindeki iddialar ile yukarıda yer verilen hususlar da dikkate alınarak, dava konusu projenin gerçekleştirilmesinin, kamu yararı ve çevre dengesi gözetilerek çevresel açıdan oluşturabileceği muhtemel zararlar ile bu zararların alınacak önlemlerle giderilebilmesinin mümkün olup olmadığının aralarında çevre mühendisi, ziraat mühendisi, makine mühendisi, kimya mühendisi, jeoloji/hidrojeoloji mühendisi, orman mühendisi ve biyolog bilirkişiler olmak üzere, gerekirse başka dallarda da uzmanlar seçilerek oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak alınacak rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, karara esas alınabilecek nitelikte ve yeterlilikte olmayan bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.


KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 02/12/2021 tarihinde usulde ve esasta oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyize konu İdare Mahkemesi kararında; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 2. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, Mahkeme kararının onanması gerektiği oyu ile aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi