
Esas No: 2018/3823
Karar No: 2021/6076
Karar Tarihi: 08.12.2021
Danıştay 8. Daire 2018/3823 Esas 2021/6076 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/3823
Karar No : 2021/6076
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …
2- …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR): 1- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı/…
2- … Belediye Başkanlığı/…
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıların çocuğu …'ın 01/05/2013 tarihinde … Parkı'nda bulunan süs havuzuna düşerek boğulma tehlikesi geçirmesi nedeniyle ağır ve kalıcı sakatlık yaşaması olayında idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00-TL maddi ve 300.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 305.000,00-TL tazminatın olay tarihi itibariyle işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemidir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; zararı doğuran eylemin 01/05/2013 tarihinde gerçekleştiği, … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 24/05/2013 tarihinde Kovuşturmaya Yer Olmadığına Karar verildiği ve suda boğulmaya ilişkin düzenlenen raporların da 2013 tarihli olduğu, davacılar tarafından eylemin idareye atfedilebirliğinin 2013 tarihinde öğrenildiği, dolayısıyla bu eylemden doğan zararın gerçekleştiği hususunun 2013 tarihinde öğrenildiği, aksi durumu gösteren eylemin idareye atfedilirliğinin daha sonraki bir tarihte öğrenildiğine ilişkin davacılar tarafından Mahkemeye herhangi bir bilgi veya belge sunulmadığı, eylemin öğrenildiği tarihten itibaren İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 13. maddesinde belirtilen 1 yıllık süre içerisinde zararın tazmini için davalı idareye başvurulması gerekirken, bu süre geçtikten uzun bir süre sonra 09/06/2016 tarihinde idareye yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine açılan işbu davanın süreaşımı nedeniyle esasının incelenmesine hukuken imkan bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, çocukları için ortopedik ve zihinsel yönden %100 oranda sürekli engelli teşhisinin konulduğu, kalıcı engelliğinin tedavi edilemediği, idarenin ağır hizmet kusuru işlediği, 5 yıllık süre içerisinde başvuru yapıldığı, Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
01/05/2013 tarihinde Şanlıurfa ili, Haliliye ilçesi, … parkında bulunan süs havuzuna davacıların çocuğunun düşmesi sonucunda, davacılar tarafından 09/06/2016 tarihinde davalı idarelere yapılan tazminat başvurusunun zımnen reddedilmesi üzerine, 30/09/2016 tarihinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (dava konusu işlemin tesis edildiği tarihteki haliyle) 'Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması' başlıklı 13. maddesinde; "İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir. Görevli olmayan adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmaz." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), mahkemeye etkili erişim hakkını, hukukun üstünlüğü ilkesinin temel unsurlarından biri olarak kabul etmekte ve mahkemeye etkili erişim hakkının, mahkemeye başvuru konusunda tutarlı bir sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada açık, pratik ve etkili fırsatlara sahip olmasını gerektirdiğini ifade etmektedir. Bu sebeple hukuki belirsizliklerin ya da uygulamadaki belirsizliklerin tarafların mahkemeye erişimine zarar verdiği durumlarda bu hakkın ihlal edildiğine karar verilmektedir.
Mahkemeye erişim hakkı, kural olarak mutlak bir hak olmayıp, sınırlandırılabilen bir haktır. Bununla birlikte getirilecek sınırlandırmaların, hakkın özünü zedeleyecek şekilde kısıtlamaması, meşru bir amaç izlemesi, açık ve ölçülü olması ve başvurucu üzerinde ağır bir yük oluşturmaması gerekmekte olup, mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkansız hale getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir. Bununla birlikte dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi -bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça- hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz. Ne var ki öngörülen süre koşullarının açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması ya da yanlış hesaplanması nedeniyle kişiler dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamamışsa mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini kabul etmek gerekir.
Hak arama özgürlüğü, haklarının ihlal edildiğini ileri süren bireylerin, ihlalin durdurulması ve olumsuz etkilerinin giderilmesi maksadıyla yetkili makamlara başvurma hakkını ihtiva etmektedir. Bu sebeple hak arama özgürlüğünü yalnızca mahkemelere başvurma hakkıyla sınırlamamak gereklidir. Zira ihlalin niteliği de göz önüne alındığında, ihlalin olumsuz etkilerinin giderilmesi yolunda bir karar verebilecek idari makama da başvuru yapılabilecektir.
Diğer yandan, tam yargı davaları, idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazminini ifade etmekte olup tam yargı davasının açılabilmesi için eylemin idariliğinin ve yol açtığı zararın ortaya çıkması zorunludur.
İdari eylemin tamamlandığı ve zararın tam olarak ortaya çıktığı tarih dikkate alınmadan 2577 sayılı Kanunun 13. maddesinde öngörülen bir ve beş yıllık sürenin hesaplanması, bazı hallerde dava açma hakkının kullanılamaması sonucunu doğuracaktır. Zararın ortaya çıkmasıyla kullanılması mümkün olan dava açma hakkını ortadan kaldırır biçimde süre hesabı yapılmasının ise hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır.
Dava dosyasının incelenmesinden; 01/05/2013 tarihinde davacıların dört yaşındaki çocuğunun ...parkında bulunan süs havuzuna düştüğü, suda boğulma tanısı ile hastane acil servisine götürüldüğü, hayati tehlikesinin bulunması nedeniyle yoğun bakıma alındığı, aynı günlü olay yeri inceleme rapor formunda; süs havuzunun etrafında herhangi bir demir korkuluk veya çevirme olmadığı, havuzun derinliğinin 60 cm olduğu, suyun derinliğinin 50 cm olduğu hususlarına yer verildiği, Başsavcılıkça taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan anne hakkında başlatılan soruşturma sonucunda ise, 24/05/2013 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmekle birlikte; 2 yıl geçerliliği olan 15/08/2013 tarihli Şanlıurfa Balıklıgöl Devlet Hastanesi Engelli Sağlık Kurulu Raporu'nda, zihinsel, ruhsal ve davranışsal sistemden %90, kas iskelet sisteminden %98 olmak üzere davacıların çocuğunun engel oranının %100 ve ağır engelli olarak belirlendiği, Harran Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesince düzenlenen 25/05/2017 tarihli epikriz formunda ise; 2013 yılında suda boğulma sonucu hipoksik iskemik ensefalopati (HİE) sekelli çocuğun daha önce defalarca hastaneye yatırıldığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta; davacıların çocuğunun süs havuzunda boğulma tehlikesi geçirmesi nedeniyle süregelen zararının olduğu açık olup, davacılar tarafından olay tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak tazminat talebinde bulunma ve başvurularının reddi halinde ise dava açabilme hakları bulunduğunun kabulünün hak arama özgürlüğüne uygun olduğu tartışmasızdır.
Bu durumda; olay tarihinden itibaren beş yıllık süre içerisinde yapılan başvurunun zımnen reddedilmesi üzerine açılan davanın esastan incelenmesi gerekirken, süre aşımı yönünden davayı reddeden İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesine kesin olarak, 08/12/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
(X)- Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
