
Esas No: 2021/3390
Karar No: 2021/2899
Karar Tarihi: 08.12.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/3390 Esas 2021/2899 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/3390
Karar No : 2021/2899
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … İnşaat Turizm Madencilik Enerji Üretim Ticaret ve Sanayi A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 28/05/2021 tarih ve E:2020/7192, K:2021/7314 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İzmir İli, Konak İlçesi, … Mevkii, … ada, … parsel, … ada, … parsel ve …ada, … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği yapılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığının … tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 28/05/2021 tarih ve E:2020/7192, K:2021/7314 sayılı kararıyla;
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 9. maddesinin ikinci fıkrası ile ek 3. maddesindeki düzenlemeler uyarınca, özelleştirme programına alınan taşınmazlara ilişkin her tür ve ölçekte planları yapma veya yaptırma yetkisinin, Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ait olduğu ve söz konusu planların Cumhurbaşkanı kararı ile onaylanarak yürürlüğe gireceği,
Uyuşmazlığın temelini, anılan Kanun düzenlemelerindeki, taşınmazın devrinden itibaren 5 yıllık süre sınırlamasının, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının imar planı yapma yetkisinin sona ermesine yönelik bir sınırlama olup olmadığı hususunun oluşturduğu,
Anılan düzenlemelerle, Özelleştirme İdaresi tarafından onaylanan imar planları ile taşınmazlara getirilen kullanım kararlarının, söz konusu taşınmazların devredildiği tarihten itibaren 5 yıl geçmedikçe, ilgili belediyeler tarafından yapılacak imar planı değişiklikleri ile değiştirilemeyeceği, bu 5 yıllık süre içerisinde taşınmaza ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılan imar planlarının yürütülmesinin durdurulması veya iptali yolunda verilen yargı kararı olması halinde, söz konusu yargı kararının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliklerinin de aynı usullerle Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılacağı kural altına alınmak suretiyle, gerçekte Özelleştirme İdaresi Başkanlığının yetkisinin sınırına yönelik değil, taşınmazın devredildiği tarihten sonra ilgili belediyelerce yapılacak imar planlarına yönelik bir sınırlama getirildiği,
Diğer bir ifade ile, özelleştirme kapsamına alınmış bir taşınmazın devredilmesinden itibaren 5 yıl geçtikten sonra, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılmış olan imar planı değişikliğinin yargı kararı ile iptal edilmesi halinde, yargı kararının uygulanması amacıyla yeniden yapılacak olan imar planı değişikliğinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığının yetkisini sona erdiren açık bir düzenlemenin bulunmadığı,
Bu durumda, içtihatlarla geliştirilerek idare hukukunun önemli ilkelerinden birisi haline gelen "yetkide paralellik ilkesi" uyarınca, kanunda aksine düzenleme bulunmadıkça bir idari işlemi tesis etmeye yetkili olan idarenin, aynı işlemin geri alınması, kaldırılması, değiştirilmesi veya düzeltilmesinde de yetkili olduğunun, yetkide paralellik ilkesine uyulmadan tesis edilen işlemlerin ise yetki unsuru itibarıyla hukuka aykırı olacağının kabulü gerektiği,
Bu doğrultuda, dava konusu taşınmazlara ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulunun ... tarih ve ... sayılı kararı ile onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/10/2019 tarih ve E:2019/1891, K:2019/4494 sayılı, 06/11/2019 tarih ve E:2019/2498, K:2019/5206 sayılı kararlarıyla iptal edildiğinden, anılan yargı kararlarını uygulamak konusunda bağlı yetki içerisinde bulunan idarenin, belediyeler değil, söz konusu işlemi tesis eden Özelleştirme İdaresi Başkanlığı olduğu,
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu taşınmazlara ilişkin üst ölçekli plan olan 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin de Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile onaylandığı ve anılan imar planı değişikliğinin halen yürürlükte olduğu,
Bu tespit ve açıklamalar doğrultusunda, davacı tarafından teklif edilen yeni 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin, davalı idarece 2018 yılında onaylanmış olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin yargı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle, yargı kararının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla yapılacağı ve yargı kararını uygulamakla yükümlü olan idarenin, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı olduğu, öte yandan 3194 sayılı Kanun'da, taşınmazın devrinden 5 yıl geçtikten sonra yargı kararının uygulanması amacıyla yapılacak imar planlarında davalı idaresinin yetkisini sona erdiren açık bir düzenlemenin bulunmadığı ve yetkide paralellik ilkesi uyarınca 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğini yapan davalı idarenin, söz konusu planı değiştirmeye de yetkili olduğu, ayrıca taşınmaza ilişkin üst ölçekli plan olan ve halen yürürlükte bulunan 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin de davalı idarece yapılmış olduğu ve planların kademeli birlikteliği uyarınca söz konusu planla uyumlu olacak şekilde alt ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin de davalı idarece yapılmasının kamu hizmetinin gereklerine uygun olacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının başvurusunun, davalı idarenin plan yapma yetkisi bulunmadığından bahisle reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığı,
gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, idarelerinin imar planı yapma yetkisinin süre ile sınırlandırıldığı, idarelerinin bir taşınmazın özelleştirme kapsam ve programına alınmasıyla başlayan imar planı yapma yetkisinin taşınmazın devri ile sona erdiği, ancak devir tarihini izleyen 5 yıllık süre içerisinde bu planlara ilişkin Mahkemece verilecek iptal kararlarının gereğinin yerine getirilmesini teminen idarelerine yeni bir imar planı yapma yetkisinin tanındığı, bu yetkinin de ancak devir tarihinden itibaren 5 yıllık süre içerisinde Mahkeme kararının verilmesi koşuluyla mümkün olacağının Kanun'da açık olarak belirtildiği, 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptaline ilişkin Mahkeme kararlarının 16/10/2019 ve 06/11/2019 tarihli oldukları, dava konusu taşınmazların devir tarihinin ise 22/11/2013 tarihi olduğu, dolayısıyla Mahkeme kararlarının bu tarihten itibaren 5 yıllık süre geçtikten sonra verilmesi nedeniyle idarelerinin plan yapma yetkisinin bulunmadığı, davacı talebinin yetkili kurum ve kuruluşlarca değerlendirilmesi gerektiği, aksi yorumun Kanun'un amacı ile bağdaşmayacağı açık olduğundan Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Üyeler … ve …'in, uyuşmazlığın niteliği itibarıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yolundaki oylarına karşılık; ivedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıkların tahdidi olarak sayıldığı anılan Kanun maddesinde yalnızca "Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları"ndan doğan uyuşmazlıkların, ivedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıklar arasında belirlenmesi nedeniyle, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının … tarih ve … sayılı işleminin iptali istemiyle açılan ve bakılan davada idari yargılama usulü genel hükümlerinin uygulanması gerektiğine oyçokluğu ile karar verilerek, temyiz isteminin esastan incelenmesine geçildi.
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Tütün Mamülleri Tuz ve Alkol İşletmeleri A.Ş.'nin mülkiyetinde olan İzmir İli, Konak İlçesi, …Mevkii, …ada, … parsel, … ada, … parsel ve … ada, … parsel sayılı taşınmazlar, Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır.
Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile dava konusu taşınmazlardan … ada, … sayılı parsel ile … ada, … sayılı parselin satışına karar verilmiş, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile davacı arasında 09/10/2013 tarihinde imzalanan satış sözleşmesine istinaden, taşınmazların 22/11/2013 tarihinde … İnşaat Turizm Madencilik Enerji Üretim Ticaret ve Sanayi A.Ş. adına tapuda devir işlemleri yapılmıştır.
Dava konusu taşınmazlara ilişkin ilk 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanmış, anılan plan değişikliklerine askı süresi içerisinde yapılan itiraz sonucunda imar planı notlarında kısmi değişiklikler yapılarak, imar planları Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile yeniden onaylanmıştır.
Anılan imar planı değişikliklerine karşı … Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından açılan davalarda, Danıştay Altıncı Dairesinin 23/12/2015 tarih ve E:2012/3294, K:2015/7754 sayılı ile 23/12/2015 tarih ve E:2012/6180, K:2015/7755 sayılı kararlarıyla davaların reddine karar verilmiş, anılan kararların temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 11/10/2016 tarih ve E:2016/2041, K:2016/2644 sayılı, 11/10/2016 tarih ve E:2016/1888, K:2016/2642 sayılı kararları ile 1/5000 ölçekli nazım imar planının 17 metrelik taşıt yolu güzergahı dışında kalan kısmının onanmasına, 1/5000 ölçekli nazım imar planının 17 metrelik taşıt yolu güzergahına ilişkin kısmının açıklamalı onanmasına, 1/1000 ölçekli uygulama imar planına ilişkin kısmının ise, "dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin eki 1/1000 ölçekli uygulama imar planı lejantlarında merkezi iş alanı adı altında bir lejantın yer almadığı, uygulama imar planı ölçeğinde merkezi iş alanı öngörülmesinin hukuki dayanağının bulunmadığı, merkezi iş alanı kullanım kararının genel bir kullanım kararı olduğu ve birçok mekansal kullanım kararı içerdiği" gerekçesiyle bozulmasına ve dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptaline kesin şekilde karar verilmiştir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun iptal kararının uygulanması amacıyla Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan yeni 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile taşınmazlara "TAKS:0.40, E:3.50, yükseklik ençok:serbest yapılaşma koşullarında ticaret+konut alanı", "TAKS:0.30, E:0.70 yapılaşma koşullarında belediye hizmet alanı", "park alanı", "taşıt ve yaya yolu", "devlet demiryolu alanı" kullanımları getirilmiştir.
Anılan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğine karşı … Odası ve … Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından ayrı ayrı açılan davalarda, Danıştay Altıncı Dairesinin sırasıyla 20/03/2019 tarih ve E:2018/3271, K:2019/1539 sayılı ile 29/04/2019 tarih ve E:2018/2103, K:2019/3195 sayılı kararıyla davaların reddine karar verilmiş, anılan kararların temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/10/2019 tarih ve E:2019/1891, K:2019/4494 sayılı ile 06/11/2019 tarih ve E:2019/2498, K:2019/5206 sayılı kararları ile, "belediye hizmet alanı fonksiyonun davaya konu parselde karşılanma zorunluluğunun ortaya konulmadığı ve söz konusu fonksiyonun kesin kullanım türünün belirlenmediği, belediye hizmet alanı başlığındaki tek bir lejantta farklı donatıların yer alabileceği ve bu gösterim ile ilgili ayrıntılandırmanın alt ölçekli uygulama imar planında yapılması gerektiği" gerekçesiyle bozulmasına ve dava konusu işlemin iptaline kesin şekilde karar verilmiştir.
Bunun üzerine, davacı tarafından 15/05/2020 tarihinde davalı idareye yapılan başvuru ile, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun anılan iptal kararında inşaatın devamına engel olacak bir gerekçe bulunmadığının Konak Belediye Başkanlığına bildirilmesi ve inşaatın devamına olanak sağlanması talep edilmiştir.
Davacının başvurusuna istinaden davalı idarece Konak Belediye Başkanlığına yazılan 29/05/2020 tarihli yazı ile, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin halen yürürlükte olduğu, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali yolundaki yargı kararının gerekçesinin, belediye hizmet alanı işlevinin kullanım amacının parantez içinde belirtilmemesinden ibaret olduğu, taşınmazlar 22/11/2013 tarihinde davacı şirkete devredildiğinden, 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu çerçevesinde engel bulunmamakla birlikte, davacının talebinin yargı kararları, imar mevzuatı ve belediye mevzuatı kapsamında ilçe belediyesince değerlendirilmesi gerektiği bildirilmiştir.
Anılan bildirim üzerine davacı tarafından 14/07/2020 tarihinde davalı idareye yapılan başvuru ile, belediye hizmet alanında yer alacak kullanımın belirlenmesi yönünde yapılması gereken 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin "usulde ve yetkide paralellik ilkesi" gereğince Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılması gerektiği, diğer taraftan 2577 sayılı Kanun'un 28. maddesine göre yargı kararlarının icaplarına göre idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye mecbur olduğu, somut olayda yargı kararının tarafı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı olduğundan, yargı kararını uygulama görevinin de aynı idareye ait olduğu belirtilerek, taşınmazlara ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişlikliğinin yapılması talep edilmiştir.
Bu başvuruya cevaben davalı idarenin … tarih ve … sayılı işlemi ile; taşınmazlara ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişlikliğinin iptali yolundaki Mahkeme kararlarının 16/10/2019 ve 06/11/2019 tarihli olduğu, taşınmazın devir tarihi olan 22/11/2013 tarihinden itibaren 5 yıllık süresi geçtikten sonra Mahkemelerce karar verildiğinden, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının plan yapma yetkisinin bulunmadığı belirtilerek davacının başvurusunun reddedilmesi üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, imar planlarının, nazım ve uygulama imar planlarından meydana geleceği, imar planlarını yapma yetkisinin belediye sınırları içerisinde ilgili belediyelere, belediye ve mücavir alan sınırları dışında ise valiliklere ait olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun'un 9. maddesinin ikinci fıkrasında, "Belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan gerekli görüş, (Belediye) alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumlarının Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili Belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremezler." düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı Kanun'un ek 3. maddesinde ise, "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır. Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." düzenlemesi yer almaktadır.
Öte yandan, 09/07/2018 tarih ve 30473 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 85. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ile 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'un 3. maddesinin birinci fıkrası yürürlükten kaldırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunun hukuki varlığına son verilmişse de, aynı Kanun Hükmünde Kararname'nin 85. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi ile aynı Kanun'a eklenen geçici 29. madde ile bu Kanun Hükmünde Kararname'nin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Özelleştirme Yüksek Kurulunca görülmekte olan işlerin Cumhurbaşkanı veya yetkilendireceği makam tarafından sonuçlandırılacağı öngörülmüştür.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyize konu Daire kararında da tespit edildiği üzere, uyuşmazlığın temelini, 3194 sayılı Kanun'un 9. maddesinin ikinci fıkrasında ve ek 3. maddesinde yer verilen, taşınmazın devrinden itibaren 5 yıllık süre sınırlamasının, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının imar planı yapma yetkisinin sona ermesine yönelik bir sınırlama olup olmadığı hususu oluşturduğundan, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının anılan Kanun çerçevesinde plan yapma yetkisi ve sınırlarının ortaya konulması gerekmektedir.
3194 sayılı İmar Kanunu'nun yukarıda içeriğine yer verilen düzenlemelerinde, genel olarak imar planı yapma ve onaylama yetkisi, belediye sınırları içerisinde ilgili belediyelere, belediye ve mücavir alan sınırları dışında ise valiliklere verilmiş olup; aynı Kanun'un 9. maddesinin ikinci fıkrası ile ek 3. maddesinde, özelleştirme kapsam ve programına alınan taşınmazlarda yapılacak imar planlarıyla ilgili özel bir yetki düzenlemesine yer verilmiştir.
Buna göre, özelleştirme kapsam ve programına alınan taşınmazlarda, imar planlarını genel yetki çerçevesinde yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak, çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte imar planı ile değişiklik ve revizyonlarını yapma yetkisi Özelleştirme İdaresi Başkanlığına, bu şekilde hazırlanacak imar planlarını onaylama yetkisi ise Özelleştirme Yüksek Kuruluna (Cumhurbaşkanına) verilmiştir.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının imar planı yapma yetkisi, sadece özelleştirme kapsam ve programına alınan taşınmazlarla sınırlı bir yetki olup, özelleştirme faaliyetlerinin tamamlanmasıyla da sona erer.
Başka bir deyişle, bu yetki, bir taşınmazın özelleştirme kapsam ve programına alınmasıyla başlar ve özelleştirme iş ve işlemlerinin tamamlanması sonrasında taşınmazın tapuda, özelleştirme ihalesi neticesinde taşınmazı satın alan kişi adına tescil edilmesiyle (bu tescille birlikte özelleştirme tamamlanmış olur) son bulur.
Ancak 3194 sayılı Kanun'un ek 3. maddesinde yer verilen, "İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir." şeklindeki düzenleme ile, yalnızca Mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişiklikleri kapsamında, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının imar planını değiştirme yetkisinin, taşınmazın devir tarihinden itibaren 5 yıl süreyle devam edeceği kurala bağlanmıştır.
Yani, özelleştirme iş ve işlemlerinin tamamlanmasından sonra Özelleştirme İdaresi Başkanlığı yalnızca Mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen imar planında değişiklik yapabilir ve bu yetkisi de taşınmazın devir tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin geçmesiyle son bulur.
Anayasa ve 2577 sayılı Kanun'un yargı kararlarının gereğinin gecikmeksizin yerine getirilmesine ilişkin hükümlerine uygun olarak, 3194 sayılı Kanun'un ek 3. maddesiyle Özelleştirme İdaresi Başkanlığına verilen bu yetki ile, ilgili kuruluşların Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılan imar planlarını devir tarihinden itibaren 5 yıl süreyle değiştiremeyeceği kuralının oluşturabileceği sakıncaların bertaraf edilmesinin amaçlandığı açıktır.
Dolayısıyla, 3194 sayılı Kanun'un 9. maddesinin ikinci fıkrası ile ek 3. maddesinde yer verilen düzenlemeler, özelleştirme kapsam ve programındaki taşınmazın devredildiği tarihten sonra genel olarak imar planı yapma konusunda yetkili olan idarelerin yetkisine yönelik sınırlamalarla birlikte, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının imar planı yapma veya değiştirme yetkisinin sınırına yönelik hükümler de içermektedir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde, özelleştirme kapsam ve programındaki taşınmazın devir tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin dolmasından sonra, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının, Mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen dahi imar planında değişiklik yapma yetkisi bulunmamaktadır.
Ayrıca, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının, sınırları Kanun'la belirlenen imar planı yapma ya da değiştirme yetkisinin "yetkide paralellik" ilkesi kapsamında genişletilmesine hukuken olanak da bulunmamaktadır.
Bu durumda, özelleştirme kapsam ve programındaki taşınmazın devir tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin dolmasından sonra imar planlarını yapma ya da değiştirme yetkisine sahip olan, belediye sınırları içerisinde ilgili belediyelerin, belediye ve mücavir alan sınırları dışında ise valiliklerin, anılan sürenin dolmasından sonra Mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesi konusunda da yetkili oldukları açıktır.
Bu şekilde özelleştirme süreci tamamlandıktan ve devir tarihinden itibaren 5 yıllık süre geçtikten sonra, özelleştirilen taşınmazlara ilişkin imar planı değişiklik taleplerinin, yargı kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini temin amacı taşısa dahi Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca karşılanmasına hukuken imkan bulunmadığından, Özelleştirme Yüksek Kurulunca (Cumhurbaşkanı) bir karar alınmasına gerek olmaksızın, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından reddedilmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, 22/11/2013 tarihinde devri gerçekleştirilerek özelleştirmesi tamamlanan dava konusu taşınmazlara ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan son 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin, devir tarihinden itibaren 5 yıllık süre geçtikten sonra, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 16/10/2019 ve 06/11/2019 tarihli kararlarıyla kesin olarak iptal edildiği, anılan kararların verildiği tarih itibarıyla Özelleştirme İdaresi Başkanlığının söz konusu taşınmazlarla ilgili plan yapma yetkisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, yargı kararları gereğince imar planında değişiklik yapılması talebiyle davacı tarafından yapılan başvurunun, idarelerinin imar planı yapma yetkisinin son bulduğundan bahisle reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yolundaki Daire kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, Kurulumuzca; temyizen incelenen davada, 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesi uyarınca ivedi yargılama usulünün değil, idari yargılama usulü genel hükümlerinin uygulanması gerektiği sonucuna ulaşıldığından, esas hakkında yeniden karar vermek yerine, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Altıncı Dairesine gönderilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin KABULÜNE;
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 28/05/2021 tarih ve E:2020/7192, K:2021/7314 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Altıncı Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 08/12/2021 tarihinde usulde ve esasta oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Dava, İzmir İli, Konak İlçesi, … Mevkii, … ada, … parsel, … ada, … parsel ve … ada, …parsel sayılı taşınmazlara ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği yapılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığının … tarih ve … sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
İvedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıkların tahdidi olarak sayıldığı 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A maddesinde, yalnızca "Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları"ndan doğan uyuşmazlıklar, ivedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıklar arasında belirlenmiş olup; Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca tesis edilen işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar ise idari yargılama usulü genel hükümlerine tabidir.
Uyuşmazlıkta, Dairece, dava dosyası, idari yargılama usulü genel hükümlerine göre tekemmül ettirildikten sonra uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekmekte iken, ivedi yargılama usulüne göre tekemmül ettirilmek suretiyle verilen kararda usul kurallarına uyarlık bulunmamaktadır.
Bu durumda, dava dosyası usulüne uygun bir şekilde tekemmül ettirilmeksizin verilen Daire kararının bozularak ortadan kaldırılması ve idari yargılama usulü genel hükümlerine göre tekemmülü sağlanmak üzere dava dosyasının Dairesine gönderilmesi, Daire tarafından ise, usul kurallarına uygun bir şekilde, dava dosyası idari yargılama usulü genel hükümlerine göre tekemmül ettirildikten sonra, uyuşmazlığın esası hakkında, ilk elden, yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla, Kurulumuzca, bu aşamada, tekemmül etmemiş dava dosyası kapsamında, Dairece işin esası hakkında verilen nihai kararın temyiz incelemesinin yapılamayacağı ve kararın hukukiliğinin irdelenemeyeceği açıktır.
Bu itibarla, temyize konu Daire kararının, dava dosyasının idari yargılama usulü genel hükümlerine göre tekemmülü sağlandıktan sonra uyuşmazlığın esası hakkında yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla, Kurulumuz kararına usul yönünden katılmıyoruz.
KARŞI OY
XX- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 18. maddesi ile eklenen 20/A maddesinde, "Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları"ndan doğan uyuşmazlıklar, ivedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıklar arasında sayılmıştır.
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 9. maddesinin ikinci fıkrasında, "Belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan gerekli görüş, (Belediye) alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumlarının Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili Belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremezler." düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı Kanun'un ek 3. maddesinde ise, "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir..." düzenlemesi yer almaktadır.
09/07/2018 tarih ve 30473 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 85. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ile 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'un 3. maddesinin birinci fıkrası yürürlükten kaldırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunun hukuki varlığına son verilmişse de, aynı Kanun Hükmünde Kararname'nin 85. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi ile aynı Kanun'a eklenen geçici 29. madde ile bu Kanun Hükmünde Kararname'nin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Özelleştirme Yüksek Kurulunca görülmekte olan işlerin Cumhurbaşkanı veya yetkilendireceği makam tarafından sonuçlandırılacağı öngörülmüştür.
Aynı Kanun Hükmünde Kararname'nin geçici 8. maddesinde; bu Kanun Hükmünde Kararname ile yürürlükten kaldırılan kanun ve kanun hükmünde kararnamelerle bakanlıklar ve kamu kurum ve kuruluşları bünyesinde yapısı ve görevleri düzenlenmiş olan Kurul ve benzeri birimlerin bu maddenin yürürlüğe girdiği 09/07/2018 tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ne aktarılmayanlara ait ve politika belirlemeye ilişkin görev ve yetkiler haricindeki diğer görev ve yetkilerin Cumhurbaşkanlığına veya yetkilendirilecek kurum ya da makama devredilmiş sayılacağı belirtilmiştir.
Nitekim, 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin geçici 8. maddesine dayanılarak hazırlanan 01/08/2018 tarih ve 2018/3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi'yle 703 sayılı KHK ile yürürlükten kaldırılan 4046 sayılı Kanun'un 3. maddesinin birinci fıkrasında yapısı düzenlenen Özelleştirme Yüksek Kuruluna 4046 sayılı Kanun'la verilmiş görev ve yetkileri kullanacak makamın bizzat "Cumhurbaşkanı" olduğu belirtilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu'nun yukarıda yer verilen düzenlemeleri gereğince, özelleştirme kapsam ve programındaki taşınmazlara ilişkin imar planı ile değişiklik ve revizyonlarının Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılması veya yaptırılması, Özelleştirme Yüksek Kurulu (Cumhurbaşkanı) tarafından ise onaylanması gerekmektedir. Dolayısıyla söz konusu imar planı ile değişiklik ve revizyonlarının yapılmasının ve yürürlüğe girmesinin Özelleştirme Yüksek Kurulu (Cumhurbaşkanı) kararıyla gerçekleşeceği açıktır.
Bu nedenle, davacının dava konusu taşınmazlara ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği yapılması istemiyle yaptığı başvuru hakkında, anılan Kanun düzenlemeleri gereğince imar planı ile değişiklik ve revizyonlarının onaylanması konusunda yetkili makam olan Özelleştirme Yüksek Kurulunca (Cumhurbaşkanınca) bir işlem tesis edilmesi gerekirken, anılan başvurunun davalı Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde, yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, mevcut yasal durum itibarıyla, Özelleştirme Yüksek Kurulunca görülmekte olan işler Cumhurbaşkanı veya yetkilendireceği makam tarafından sonuçlandırılacağına göre, Cumhurbaşkanı tarafından bu kapsamda tesis edilmesi gereken bir işlemden kaynaklandığı anlaşılan bu uyuşmazlığın, Dairece ivedi usulde görülmesinde de isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen temyize konu Daire kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
KARŞI OY
XXX- İvedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıkların tahdidi olarak sayıldığı 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A maddesinde, yalnızca "Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları"ndan doğan uyuşmazlıklar, ivedi yargılama usulüne tabi uyuşmazlıklar arasında belirlenmiştir.
Uyuşmazlıkta, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının … tarih ve … sayılı işleminin iptali istemiyle açılan ve bakılan davada idari yargılama usulü genel hükümlerinin uygulanması gerektiği halde, Dairece dava dosyasının ivedi yargılama usulüne göre tekemmül ettirilmesinde usul kurallarına uyarlık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, 2577 sayılı Kanun'un 22. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "15 nci maddede sayılan sebeplerden biri ile veya yargılama usullerine ilişkin meselelerde azınlıkta kalanlar işin esası hakkında da oylarını kullanırlar. Azınlıkta kalanların görüşleri, kararların altına yazılır." hükmü çerçevesinde, temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın esas yönünden hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşüncesiyle, çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
