
Esas No: 2020/1346
Karar No: 2022/1567
Karar Tarihi: 03.11.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/1346 Esas 2022/1567 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1346 Esas
KARAR NO: 2022/1567 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/103 Esas - 2020/326 Karar
KARAR TARİHİ: 23/06/2020
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin Türk taşıma şirketlerine Avrupa Ülkelerinde nakit vermeden moil kart kullanarak yakıt alımını ve satın alınan yakıtın bedelinden KDV miktarı düşülerek ödemesinin temin ve finanse eden bir şirket olduğunu, davalı yanın, mail kart başvuru yaptığını ve KDV iade sözleşmesi imzalayarak Slovenya ve Avusturya ülkelerinde bu hizmetlerden yararlandığını, Türk şirketlerinin Avrupa Ülkelerinde nakit vermeden yakıt satın almış oldukları yakıt için KDV vermekten muaf olduklarından satın alma aşamasında oluşan KDV miktarının o ülkeden çıkarken iade alma haklarının mevcut olduğunu, müvekkili şirketin Avusturya şirketi olduğunu, satışına aracılık etmiş olduğu yakıt satışlarının KDV'sini de ödemek zorunda olduğunu, moil müşterilerine ibraz edilen satış faturalarındaki KDV tutarını erteleyerek ödeme imkanı verdiğini, bunun karşılığında taşıma şirketleri, yakıt faturalarından kaynaklanan KDV alacağını iadesi hakkını moile kullandırmak suretiyle kapatmalarının mümkün olduğunu, davalı yanın satın almış olduğu yakıt bedeli kadar fatura ibraz ettiğini, faturayı alan davalı yanın bu faturadaki bedelden KDV miktarını düşerek ödenmiş KDV tutarındaki miktarı için moile borçlandığını, moil bu borcun davalı yana ait KDV iadesi hakkını moile devretmesi halinde faturanın kapanacağının bildirildiğini, davalı yandan alacak tutarının tahlisine yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Müvekkilinin bazı faturalarında iade sağlayamadığını, bu faturaların dava dilekçesi ekinde olduğunu beyan ettiğini, ancak dilekçe ekinde herhangi bir fatura ibraz etmediğini, ayrıca bu faturaların hangi ülkelerden hangi tarihte, hangi istasyonlardan, hangi araçların aldığı yakıtlar için tanzim olunan faturalardan olduğunun belirtilmediğini, taraflar arasındaki anlaşmada müvekkilinin sahip olduğu araçlar için Avusturya ve Slovenya'da yakıt ihtiyacını, davacı yanın tahsis ettiği ve tanzim ettiği kartı kullanarak, bu kartın geçerli olduğu yakıt istasyonlarından karşılanması halinde davacı yanın yakıtların KDV bedelini, dava dışı ... aracılığı ile ilgili devletten tahsil edeceğini, bunun karşılığında davacı yanın müvekkilinin Almanya Türkiye arasında çalışan tır araçlarına piyasa değerinin üzerinde bir bedelden yakıt satma hakkını elde ettiğini, davacı yanın, tanzim edilen KDV tutarlarını başka hizmetler karşılığında moil şirketine devrettiğini açıkladığını, davacı yanın alacaklarını 07/07/2010 tarihli sözleşme ile ... Factoring şirketine temlik ettiğini beyan ederek; davanın reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmilini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/06/202 tarih ve 2015/103 Esas - 2020/326 Karar sayılı kararında; ''....Tüm dosya kapsamı itibari ile, taraflar arasında dava dışı ...ninde yer aldığı vekalet sözleşmesini (TBK m. 502vd.) ve alacağın devri (temliki) (TBK m. 183vd.) sözleşmesini bünyesinde barındıran isimsiz sözleşme imza edildiği, sözleşme kapsamında davacının ediminin davalının yakıt ihtiyaçlarını KDV bedeli almadan karşılamak ve KDV iade hakkını temlik almak, davalının ediminin ise araçların yakıt ihtiyacını davacını sağladığı kartı kullanarak alarak KDV iade hakkını davacıya temlik etmek olduğu, 3. Şahıs olan dava dışı ...nin ise davacıya peşin ödediği KDV bedelleri üzerinden kazanç sağlayacağı ve KDV bedelini ilgili devletten almak olduğu, yargılama sırasında alınan bilirkişi son raporu ve davacının yabancı ülke şirketi olması ve Türkiye de irtibat bürosunun bulunmaması sebebiyle muhasebe işlemlerinin tamamının Avusturya ülkesinde kayıt altına alındığı, Türk Muhasebe mevzuatı gereğince de muhasebe işlemlerinin Türkiye de yapılmasını gerektiren bir durum olmaması ve dolayısı ile defterlerini sunamadığından davacı tarafından sunulan bağımsız denetçi raporu esas alınarak yapılan belirlemede davacının 2011-2012 yılları cari hesap dökümlerine göre davalıdan 76.284,68 Euro alacaklı göründüğü ancak 2013 yılı cari hesap dökümlerinin dosyaya sunulamaması sebebiyle incelenemediği, davalının incelenen 2011-2012 yılları ticari defterlerinn sahibi lehine delil vasfını haiz olduğu ve 31/2012/2012 tarihi itibari ile davacıya 46.832,57 TL borçlu olduğu, davalı tarafından sunulan ancak davacının 2013 yılı tcari hesap kayıtlarını sunamaması sebebiyle davacı kayıtlarına göre teyidi yapılamayan 09/01/2013 tarihli 9.717,01 Euro ödeme yapıldığı, bu tutarın davacı yan alacağından ödeme günü Türk Lirası karşılığı olan 22.605,65 TL (9.717,01 Euro*2.3264 TL=) olarak düşülmesi gerektiği, bu itibar ile davalı yan kayıtları esas alındığında davalının davacıya 24.226,92 TL borcunun bulunduğu, davalı tarafından sunulan 10/03/2010 tarihli vekaletname başlıklı sözleşmenin “tebliğ vekaleti ve temlik” başlıklı kısmında (vekil) davacı ve (vekalet veren) davalı, başta vergi makamları olmak üzere bütün layihaları teslim almak üzere davacının vekil tayin edilmesi hususunda anlaştığı, davalının savunmaları kapsamında davacının, davalı ile olan iş ilişkisinden doğan halihazırdaki ve gelecekteki alacakları güvenceye almak için davalının Avusturya Cumhuriyeti’nden olan alacaklarını davacıya temliki, yani BK m. 162 hükmünce alacağın devrinin kararlaştırıldığı, bu husus her ne kadar davacı tarafından kabul edilmemekteyse de taraflar arasında ivazlı devrin söz konusu olduğu, bu kapsamda davacının, davalıya yakıt kartı tahsis edecek, davalı da bu kartı kullanacak ve ivaz olarak KDV alacaklarını davacıya devredeceği, BK’nın 169. maddesine göre (TBK nın yürürlüğü ve uygulama şekli hakkında kanun 1. Maddesine istinaden somut olaya Borçlar Kanunu hükümleri uygulanmalıdır.) ivaz karşılığı yapılan alacağın devrinde (temlikinde), devreden davalı (temlik eden), yalnızca alacağın devir (temlik) anındaki varlığından sorumlu olduğu; ayrıca taahhüt etmedikçe borçlunun acizinde davalı devreden (temlik eden) sorumlu olmadığı, dolayısıyla davacı devralanın üçüncü kişiden alacağı tahsil edememesi sebebiyle alacağı devreden davalının sorumluluğuna BK m. 169 vd. hükümlerince gidilemeyeceği, davalının davacının vekil sıfatı ile dava dışı ... şirketine ve vekalet veren (müvekkil) davalıya ifayı engelleyen durumları ihbar etmediği, BK m. 390-391 hükümleri gereğince vekil olarak ihlalde bulunduğunu belirtmiş ise de, dosya kapsamı itibari ile davalının, davacı vekilin bu hüküm gereğince vekaleti iyi surette ifa etmediğine, kusurlu olduğuna, “ifayı engelleyen durum”un olduğunu ispat eder bir delili sunamadığı, kaldı ki davacının hangi fiili ile ifayı engelleyen durumu oluşturduğunu açıklayamadığı dolayısı ile bu savunmaya itibar edilemeyeceği; tüm bu itibar ile her ne kadar somut olaya konu isimsiz sözleşme kapsamında alacağın devrine ilişkin hükümler kapsamında her ne kadar davacı devralanın üçüncü kişiden alacağı tahsil edememesi sebebiyle alacağı devreden davalının sorumluluğuna gidemeyecek ise de davacının sunduğu cari kayıtları ile aksini ispat eder dayanakları sunamadığı davalının sahibi lehine delil vasfını haiz ticari defter ve kayıtlarına göre tespit edilen borcu olan 24.226,92 TL'yi davalıdan isteyebileceği, davacının talebinin yabancı para cinsinden olması sebebiyle bu tutarın dava açılış tarihi olan 13/03/2015 tarihindeki Euro cinsinden yabancı paranın satış efektif kuru olan 2,7777 TL üzerinden 8.721,94 Euro'nun 13/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince, Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş ve aşaıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ..."gerekçesi ile, 1-Davanın kısmen kabulü ile 8.721,94 Euro'nun 13/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının Euro cinsinden yabancı parayla açılmış bir yıllık vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, dosyada mevcut bilirkişi raporlarının tümümnün eksik ve hatalı olduğunu, söz konusu raporlardaki eksiklik ve hataların giderilmeden mahkemece dikkate alınamayacağını, Dosyada mevcut olan ve davacı taraf tarafından ... adlı uluslararası bağımsız denetim firmasına yaptırılan çalışmaya göre davacı firmanın davalı firmadan 2011-2012 dönemine ait işemler nedeniyle 76.284,68 Euro alacağı olduğunu, söz konusu işlemlerin içeriğini davalı firmanın Slovenya Devleti'nden olan ve davacı tarafından finanse edilen KDV iade tutarının oluşturduğunu, mevcut rapor ... lehine yazılı delil niteliğinde olduğunu, yerel mahkemenin sadece davalı tarafın kayıtlarına göre hüküm oluşturduğunu, müvekkilinin kayıtlarını dikkate almadığını ve gerekçe kısmında neden dikkate alınmadığına dair açıklama yapılmadığını, Davalı tarafın yurtdışındaki nakliye işlemleri esnasında ödediği KDV tutarlarını ilgili ülkelerden geri alma hakkı olduğunu, işlemlerin uzun sürmesi nedeniyle bu türden alacakların bazı danışman firmalar aracılığı ile önceden finanse edildiğini ve davalı adına da ilgili devletlerden KDV iadesi alınması işleminin takip edildiğini, işbu davada da, davacı tarafın Slovenya Devleti'nden alacağını düşündüğü ve bu doğrultuda davalı tarafı finanse ettiği KDV iade tutarlarını, davalının kendisinden talep edilen evrakları tamamlamaması nedeniyle Slovenya Devleti'nden alamadığını, bundan dolayı da davacı tarafın davalı taraftan söz konusu bedelleri talep etme hakkının doğduğunu, davalı tarafın kendisinden talep edilen evrakları neden teslim etmediğine dair hiçbir açıklamanın gerekçeli kararda yer almadığını, verilecek olan nihai karara doğrudan etki etmesi gereken maddi önemdeki bu hususun değerlendirilmediğini,İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yetki itirazı doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep ettiğini, Davacının talebinin davalıya ait tırların yurt dışında aldığı yakıt bedeli içindeki KDV tutarının ilgili devletten geri alınamayan kısmı ile ilgili olduğunu, yerel mahkemenin ise davalı ...'ın defterlerinde görülen C/H borç miktarı yönünden kısmi kabul kararı verdiğini ancak davacının bunu değil ilgili devletten alınamayan KDV ödemesini istediklerini, yerel mahkeme kararının HMK 26.maddesine yer alan taleple bağlılık kuralına aykırı olduğunu, Davacı ..., Davalı ...'ın KDV alacağını temlik almak ile artık davalıyı sorumlu tutulabilmesi için, davalının temliğe konu alacağı kusuru ile imkansız hale getirmiş olması ve davacının temliğe konu alacağın tahsili için bütün yollara başvurmuş ve bu yolları tüketmiş olması gerektiğini, sözleşmenin 8.1 maddesinde tahsil için
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, KDV iadelerinden kaynaklı alacak davasıdır.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Bir davada, davacı ve davalı sıfatının kime ait olduğu tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Dava dilekçesinde, davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler şeklen taraf ise de; hakkın sahibi veya kendisine karşı hakkın himayesi istenmesi gereken kişiler olmadıkları belirlenir ise, davanın sıfat yokluğundan (husumetten) reddi gerekir. Husumetten red kararı usule ilişkin bir karar olmayıp; davada taraf olarak gösterilenlerden birinin taraf sıfatının bulunmadığını belirleyen esasa ilişkin bir karardır. Husumetten red kararı, davada taraf olarak gösterilenler arasında kesin hüküm teşkil eder.Uygulamada sıfat yerine genel olarak "husumet", davacı bakımından "aktif husumet ehliyeti", davalı bakımından "pasif husumet ehliyeti" tabirleri kullanılmaktadır. Somut olaya döndüğümüzde, davalı vekili cevap dilekçesinin 4. Maddesi ile, davacının alacaklarını 07/07/2020 tarihli sözleşme ile ... Faktöring Şirketine temlik ettiğini belirtip dilekçe ekinde Beyoğlu ... Noterliğinin 07 Temmuz 2010 Tarih ve ... yevmiyesine kayıtlı temliknamesini ibraz ettiği halde mahkemece, davalının husumete yönelik itirazı değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verildiği görülmüştür. Beyoğlu ... Noterliğinin 07 Temmuz 2010 Tarih ve ... yevmiye nolu temlikname incelendiğinde; ''...LTD. ŞTİ. İşletmesi'nden 17/06/2010 tarihi itibariyle doğmuş olan 300.000 EURO ve 17/12/2012 tarihine kadar doğacak bilcümle alacaklarımızı aramızda yapılmış Faktöring Sözleşmesi uyarınca tarafınıza gayri kabili rücu temlik edilmiş olduğu...,'' belirtilmiştir. Davacı tarafça dosyaya ibraz edilen faturaların alt kısmında da ödemelerin ... Faktöring'in belirtilen hesabına ödenmesine ilişkin kayıtların olduğu görülmüştür.Husumet dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gereken bir husustur. Mahkemece, dava konusu alacağın temlik edilip edilmediği ve sonuca göre davacının aktif husumetinin olup olmadığının araştırılıp değerlendirilmeden yazılı şekilde esasa ilişkin karar verilmesi yerinde görülmemiştir.Mahkemenin kabulüne göre de, dava dilekçesi ekinde ibraz edildiği belirtilen ancak dosya içerisinde olmayan davacı delillerinin dosyaya ibraz ettirilerek ve ayrıca davalı tarafın sunduğu sözleşme örneği küçük puntolarla yazılmış ve okunamadığından okunaklı şekilde tekrardan dosyaya ibrazının sağlanarak, tarafların 2011-2015 dönemlerine ilişkin ticari defter ve kayıtları da inceletilmek ve tarafların bilirkişi raporlarına yönelik verdikleri beyan dilekçelerindeki itirazları da değerlendirilerek denetime elverişli bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir.Sonuç olarak; davalının husumete yönelik itirazı değerlendirilmeden esasa girilmiş olması nedeniyle tarafların esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeden kararın HMK. 355, 353/1-a4 maddeleri uyarınca kaldırılması ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı ve davalının istinaf başvurularının usulen KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 23/06/2020 tarih ve 2015/103 Esas - 2020/326 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-a4, 355 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Tarafların esasa ilişkin istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harçlarının talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/11/2022 tarihinde HMK'nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
