
Esas No: 2020/258
Karar No: 2021/1797
Karar Tarihi: 15.12.2021
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2020/258 Esas 2021/1797 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/258
Karar No : 2021/1797
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı - …
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Hakkında vergi incelemesi başlatıldıktan sonra takdire sevk edilen davacı adına, takdir komisyonunca henüz matrah takdir edilmeden inceleme tamamlanarak vergi tekniği raporu düzenlenmesi üzerine anılan rapordaki tespitler esas alınmak suretiyle verilen takdir komisyonu kararlarına istinaden beş yıllık tarh zamanaşımı süresinden sonra tebliğ edilen vergi ve ceza ihbarnameleriyle re'sen salınan 2010 yılının Ocak ilâ Eylül dönemlerine ait katma değer vergileri ile verginin üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı:
Davacı, defterine kaydettiği bazı faturaların sahte olduğundan bahisle 2010 yılının Ocak ilâ Eylül dönemlerine ait katma değer vergisi matrahlarının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinin ikinci fıkrasının (6) numaralı bendi uyarınca re'sen takdir edilmesi için 13/11/2015 tarihinde takdir komisyonuna sevk edilmiştir. Takdir komisyonunca, davacı hakkında düzenlenen 11/11/2016 tarihli vergi tekniği raporu esas alınarak takdir edilen matrah üzerinden tarh edilen dava konusu vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri, 23/12/2016 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir.
2010 yılının Şubat dönemine ait vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin dayanağı olan takdir komisyonu kararında, herhangi bir dayanak gösterilmediği gibi bir açıklamaya da yer verilmediğinden, ilgili dönem açısından Vergi Usul Kanunu’nun 31. maddesinin üçüncü fıkrasının (8) numaralı bendine aykırı şekilde matrah takdir edildiği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, eksik incelemeye dayalı olarak tarh edilen 2010 yılının Şubat dönemine ait vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Vergi incelemesine imkân tanımak amacıyla davacının takdir komisyonuna sevk edilmesi zamanaşımı süresini durdurmayacağından, zamanaşımı süresinin dolduğu tarihten sonra tebliğ edilen 2010 yılının Ocak, Mart ilâ Eylül dönemlerine ait cezalı tarhiyatlarda da hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Mahkeme bu gerekçeyle vergi ve cezaları kaldırmıştır.
Davalının istinaf istemini inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı:
Vergi Dava Dairesi, istinaf istemine konu kararın kaldırılmasını gerektiren nedenlerin bulunmadığı gerekçesiyle istinaf istemini reddetmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 18/02/2019 tarih ve E:2018/3248, K:2019/1249 sayılı kararı:
Takdir komisyonu kararına göre yapılan tarhiyatlarla ilgili uyuşmazlıklarda zamanaşımı ile ilgili hususların çözümünde, genel ilke olarak takdir komisyonuna sevkle tarh zamanaşımının durduğunun kabulü gereklidir. Dolayısıyla, yalnızca takdire sevk tarihine bakılarak takdir komisyonuna sevkin, zamanaşımını durdurmak amacıyla yapıldığının kabulüne imkan bulunmamaktadır. Mevcut vergi incelemeleri tamamlanmadan da takdire sevk işleminin bu kapsamda yapılabileceği ve tamamlanan inceleme sonucunda elde edilen bilgi ve verilerin takdir komisyonunca da değerlendirilebileceği tabiidir.
Uyuşmazlık konusu olayda, tarh zamanaşımı süresi dolmadan önce yapılan takdire sevk işlemi, Vergi Usul Kanunu'nun 114. maddesi uyarınca işlemeye devam eden tarh zamanaşımı süresini durduracağından işin esası incelenerek karar verilmesi gerekirken takdire sevk işleminin zamanaşımını durdurmayacağı ve dava konusu cezalı tarhiyatların zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle verilen vergi mahkemesi kararına yöneltilen istinaf isteminin reddi yolundaki temyize konu kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.
… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararı:
Vergi Dava Dairesi, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu cezalı tarhiyatların zamanaşımına uğramadığı, takdir komisyonunca davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu esas alınarak matrah takdir edildiği belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'İN DÜŞÜNCESİ: Israr kararının 2010 yılının Ocak, Mart ilâ Eylül dönemlerine ait cezalı tarhiyatlara ilişkin hüküm fıkrasının, Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca; 2010 yılının Şubat dönemine ait cezalı tarhiyata ilişkin hüküm fıkrasının ise, takdir komisyonu kararının dayanağı bulunduğundan, davacı hakkındaki vergi tekniği raporu ile sahte olduğu ileri sürülen faturaları düzenleyen mükellefler hakkındaki vergi tekniği raporları incelenerek ve davacının beyan ettiği sonraki döneme devreden katma değer vergisi tutarları dikkate alınmaksızın cezalı tarhiyat yapıldığı göz önüne alınarak yeniden karar verilmek üzere bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı İstanbul Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığının 18/06/2015 tarihli yazısı üzerine davacı hakkında sahte fatura kullanma yönünden 2010 hesap dönemi için vergi incelemesi başlatılmıştır.
Davacı, hakkında inceleme başlatıldıktan sonra beyannamelerinin gerçek durumu yansıtmadığından bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinin ikinci fıkrasının (6) numaralı bendi uyarınca 13/11/2015 tarihinde takdir komisyonuna sevk edilmiştir.
Takdir komisyonunca matrah takdir edilmeden önce inceleme elemanınca davacının defter ve belgeleri incelenmiş ve davacı hakkında kayıtlarına intikal ettirdiği bazı faturaların sahte olduğu yolunda 11/11/2016 tarihli vergi tekniği raporu düzenlenmiştir.
20/12/2016 tarihli takdir komisyonu kararlarıyla, anılan vergi tekniği raporu esas alınarak, sahte olduğu iddia edilen faturaların katma değer vergisi hariç tutarı fark matrah olarak takdir edilmiştir. 2010 yılının Ocak, Mart ilâ Eylül dönemlerine ilişkin takdir komisyonu kararlarında, davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu esas alınarak matrah takdir edildiği belirtilmiş olmakla birlikte Şubat dönemine ilişkin takdir komisyonu kararında herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir. Ancak takdir komisyonunca Şubat dönemi için takdir edilen matrah tutarı ile vergi tekniği raporunda Şubat döneminde deftere kaydedildiği belirtilen sahte olduğu ileri sürülen fatura tutarının aynı olduğu görülmüştür.
Davalı idarece, davacının beyan ettiği sonraki döneme devreden katma değer vergisi tutarları dikkate alınmaksızın, takdir komisyonu kararında belirtilen fark matrah üzerinden davacı adına re'sen salınan 2010 yılının Ocak ilâ Eylül dönemlerine ilişkin katma değer vergisi ile verginin üç katı tutarında vergi ziyaı cezası 23/12/2016 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 113. maddesinde zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanmıştır.
Anılan Kanun'un 114. maddesinin ikinci fıkrasının, zamanaşımının durma süresinin belirsizliğinin Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin, 15/10/2009 tarihli ve E:2006/124, K:2009/146 sayılı kararı ile iptal edilmesinden sonra 23/07/2010 tarih ve 6009 sayılı Kanun'un 8. maddesiyle yeniden düzenlenen halinde "Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz." düzenlemesine yer verilmiştir.
Kanun'un 30. maddesinin birinci fıkrasında "Resen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanunî ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır. İnceleme raporunda bu maddeye göre belirlenen matrah veya matrah farkı resen takdir olunmuş sayılır." hükmü yer almaktadır.
213 sayılı Kanun'un 72 ilâ 75. maddelerinde takdir komisyonunun kuruluşu, üyelerin seçilmesi, görev ve yetkileri sayılmış, aynı Kanun'un 31. maddesinde, takdir komisyonunca belli edilen matrah veya matrah kısmının takdir kararına bağlanacağı belirtilmiştir. Kanun'un 74. maddesinin "a" işaretli fıkrasında, takdir komisyonlarının maddede sayılan görevlerini yaparken takdir sebeplerinin bulunup bulunmadığını inceleyemeyeceği, yalnız hatalı gördüğü işlemlerde ilgili vergi dairesini yazı ile ikaz etmeye mecbur olduğu hükme bağlanmıştır.
Kanun'un 31. maddesinin üçüncü fıkrasının (8) numaralı bendinde ise takdir kararlarında takdirin müstenidatı ve takdir hakkında izahatın bulunması gerektiği; 75. maddesinin birinci fıkrasında da takdir komisyonlarının 74. maddedeki görevleri dolayısıyla bu Kanun'da yazılı inceleme yetkisine haiz oldukları düzenlemesine yer verilmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanun'da aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri; 34. maddesinin (1) numaralı fıkrasında da yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
I- Israr kararının, mahkeme kararının 2010 yılının Şubat dönemine ait katma değer vergisi ile verginin üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin reddine dair hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemi hakkındaki inceleme:
Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 34. maddesinin (1) numaralı fıkrasında belirtilen şartların yerine getirilmesi ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan mal teslimi ve hizmet ifalarına ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkündür. Faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde ise bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda, 2010 yılının Şubat dönemine ilişkin takdir komisyonu kararında herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş olmakla birlikte bu durum tek başına takdir komisyonu kararının dayanağı bulunmadığı sonucunu doğurmayacaktır. Davacının, defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, hakkında sahte fatura düzenlediği yolunda vergi tekniği raporu bulunan mükellefler tarafından düzenlenen faturaları yasal defterlerine kaydettiği ve bu faturalar içeriği katma değer vergilerini ilgili dönemlerde indirim konusu yaptığının hakkında düzenlenen vergi tekniği raporuyla tespit edilmesi ve takdir komisyonunca Şubat dönemi için takdir edilen matrah tutarı ile vergi tekniği raporunda Şubat döneminde deftere kaydedildiği belirtilen sahte olduğu ileri sürülen fatura tutarının aynı olması hususları dikkate alındığında 2010 yılının Şubat dönemine ilişkin takdir komisyonu kararının dayanağının bulunmadığından söz edilemeyecektir.
Bu durumda, davacı hakkındaki vergi tekniği raporu ile sahte olduğu ileri sürülen faturaları düzenleyen mükellefler hakkındaki vergi tekniği raporları incelenerek ve davacının beyan ettiği sonraki döneme devreden katma değer vergisi tutarları dikkate alınmaksızın cezalı tarhiyat yapıldığı göz önüne alınarak yeniden karar verilmek üzere ısrar kararının, mahkeme kararının 2010 yılının Şubat dönemine ait cezalı tarhiyatın eksik incelemeye dayandığı gerekçesiyle kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin reddi yolundaki hüküm fıkrasının bozulması gerekmektedir.
II- Israr kararının, mahkeme kararının 2010 yılının Ocak, Mart ilâ Eylül dönemlerine ait katma değer vergileri ile verginin üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin reddine dair hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemi hakkındaki inceleme:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinde sayılan re'sen vergi tarhını gerektiren sebeplerin varlığı halinde vergi inceleme elemanlarınca ilgili dönem matrahı re'sen takdir edilebileceği gibi takdir komisyonuna başvurularak da matrahın takdir edilmesi sağlanabilecektir. Anılan maddede sayılan hallerde matrahın takdir komisyonu tarafından takdir edilebileceği tartışmasız olup bu durumdaki bir mükellefin takdire sevk edilmesine ve düzenlenen inceleme raporlarının takdir komisyonunca done olarak kullanılmasına yasal bir engel bulunmamaktadır. Ayrıca Kanun'un 74. maddesindeki kuraldan takdir komisyonunun takdir nedenlerinin bulunup bulunmadığı hususunda bir inceleme yapamayacağı anlaşılmaktadır.
Israr kararının 2010 yılının Ocak, Mart ilâ Eylül dönemlerine ait cezalı tarhiyatlara ilişkin hüküm fıkrasında, vergi incelemesine imkân tanımak amacıyla yapılan takdire sevk işleminin zamanaşımını durdurmayacağı kabul edilmiş ve anılan tarhiyatların hukuka uygunluğu bu yönüyle değerlendirilmiştir.
Kanun'da takdir komisyonuna başvurulmasına bağlanan ve belirlilik ve öngörülebilirlik arz eden hukuki sonuç zamanaşımının durması olduğundan, takdir komisyonuna sevkle tarh zamanaşımının durduğunun kabulü gerekmektedir. Somut olayda takdir komisyonu kararlarının idareye tevdii üzerine ihbarnamelerin kalan süre içinde tebliğ edildiği anlaşıldığından 2010 yılının Ocak, Mart ilâ Eylül dönemlerine ait cezalı tarhiyatların zamanaşımına uğramadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, davacı hakkındaki vergi tekniği raporu ile sahte olduğu ileri sürülen faturaları düzenleyen mükellefler hakkındaki vergi tekniği raporları incelenerek ve davacının beyan ettiği sonraki döneme devreden katma değer vergisi tutarları dikkate alınmaksızın cezalı tarhiyat yapıldığı göz önüne alınarak yeniden karar verilmek üzere ısrar kararının, mahkeme kararının 2010 yılının Ocak, Mart ilâ Eylül dönemlerine ait cezalı tarhiyatların zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin reddi yolundaki hüküm fıkrasında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2-… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3-Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
15/12/2021 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
X - KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının, mahkeme kararının 2010 yılının Ocak, Mart ilâ Eylül dönemlerine ait cezalı tarhiyatların kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin reddine dair hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin bu yönden reddi gerekmektedir.
Vergi incelemesine imkân tanımak amacıyla davacının takdir komisyonuna sevk edilmesi zamanaşımı süresini durdurmayacağından, zamanaşımı süresinin dolduğu tarihten sonra tebliğ edilen 2010 yılının Şubat dönemine ait cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bu nedenle, ısrar kararının, mahkeme kararının 2010 yılının Şubat dönemine ait cezalı tarhiyatın kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin reddine dair hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmadığından istemin bu yönden de reddi gerekmektedir.
Açıklanan gerekçelerle davalının temyiz isteminin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
