
Esas No: 2022/4665
Karar No: 2022/6012
Karar Tarihi: 12.05.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/4665 Esas 2022/6012 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/4665 E. , 2022/6012 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : YETKİ TESPİTİNİN İPTALİ
BİRLEŞEN DAVA
MAHKEMESİ : ... 4. İş Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen yetki tespitine itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı asıl dava bakımından davalı ... vekili ile asıl davada davalı birleşen davada davacı ... İş Sendikası vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın, asıl davada davalı birleşen davada davacı ... İş Sendikası vekiline 19.02.2022 tarihinde tebliğ edildiği; temyiz dilekçesinin ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 361 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen iki haftalık temyiz süresi geçirildikten sonra 15.03.2022 tarihinde verildiği, asıl davada davalı birleşen davada davacı ... İş Sendikası vekili kararı katılma yolu ile temyiz ettiğini belirtmiş ise de kararı temyiz eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının asıl dava bakımından ve davalı sıfatıyla kararı temyiz ettiği, asıl dava bakımından ...Sendikasının da davalı konumunda olması sebebiyle 6100 sayılı Kanun'un 366 ncı maddesi atfı ile uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun'un 347 ve 348 inci maddeleri gereğince asıl davada davalı birleşen davada davacı ... İş Sendikası vekilinin katılma yolu ile temyiz hakkının bulunmadığı anlaşılmakla; asıl davada davalı birleşen davada davacı ... İş Sendikası vekilinin temyiz dilekçesinin süreden reddine karar vermek gerekmiştir.
Asıl dava bakımından davalı ... vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
A. Asıl Dava
Davacı ... San. ve Tic. A.Ş. vekili dava dilekçesinde; özetle davalı Bakanlığın yetki tespitinden davacı Şirketin iki ayrı işyeri ve dolayısıyla işletme gibi kabul edildiğinin anlaşıldığını, oysa aynı tüzel kişilik çatısı altında çalışan tek bir işyeri olduğunun yetki tespit belgesinden de anlaşıldığını, nitekim yetki tespit belgesinde sanki iki işyeri var gibi gösterildiğini ancak tek bir adres yazıldığını dolayısıyla ortada işletme olarak değerlendirilebilecek bir işyerleri bütünü değil, sadece tek bir işyeri olduğunu, hâl böyleyken yetki başvurusuna salt davalı Sendikanın kayrılması amacıyla işletme düzeyinde yetki prosedürü işletilerek %40 çoğunluk yeterli görülerek toplu iş sözleşmesi bağıtlama yetkisi verilmesinin kanuna uygun olmadığını, diğer yandan davacı Şirketin tek ortağı ve sahibi olan gerçek kişinin, aynı adreste kurulu ve aynı müşteri ve ticari amaca yönelmiş iki tane daha şirketi olduğunu, bu üç şirketin de ortak tek bir işyeri bulunduğunu, bu şirketlerin unvanlarının ... San. ve Tic. A.Ş., ...Elektrik Elektronik San. ve Tic. A.Ş. ve MEPA Mühendislik Teknik Yapı San. ve Tic. A.Ş. olduğunu, nitekim davalı Sendikanın da davacıya keşide ettiği ihtarnamede her üç Şirkette örgütlendiğini açıkça kabul ettiğini ve ihtarnamenin arkasına aynı adreste faaliyet gösteren bu üç Şirketin üyelerini kaydettiğini ispat etmek adına üye listesini tebliğ ettiğini, yani davanın taraflarınca da aynı adreste aynı ticari amaca yönelmiş aynı işkolunda faaliyet gösteren üç ayrı Şirket bulunduğunu, aynı kapı numarası altındaki işyeri için ayrı ayrı toplu iş sözleşmesi bağıtlama yetkisi verilmesinin kanuna aykırı olacağını, her üç Şirket işçilerinin de aynı bantta karışık bir şekilde ve iç içe çalıştığını, yetki tespitine konu ... San. ve Tic. A.Ş. işyerinde iki ayrı işveren Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) numarası olmasının sebebinin davacının bazı yönetsel giderlerini düşürmek istemesi olduğunu, gerçekten de sadece bu sicil numarası altında kayden görünen 3 muhasebe çalışanının sadece muhasebe işlemlerini yaptığın, ortada tek bir şirket ve işyeri bulunduğunu, davacının yaptığı asıl işin risk kodundan dolayı ödenen SGK primi ile muhasebe bölümünün risk kodu aynı olmadığından, müvekkilinin kanunen zorunlu olmaması sebebiyle daha az sigorta primi ödemek için bu idari işlemi uzun yıllar önce yapmaya başladığını, dolayısıyla ortada tek bir işyeri bulunduğunu ve %50+1 çoğunluk aranması gerektiğini ileri sürerek gerekli çoğunluğun sağlanamaması sebebiyle yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
B. Birleşen Dava
Davacı ... İş Sendikası vekili dava dilekçesinde; davalı Şirket çalışanı işçiler ile birlikte dava dışı iki Şirket işçilerinin daha aynı çatı altında faaliyet gösterdiğini, tüm işçilerin karışık olarak aynı işi yapmalarına karşın çalışanların hangi Şirketin işçisi olduğunu bilmeden çalıştığını, davalı işverenin her işleminin muvazaalı olduğunu, bu durumda bu işyerinin işletme olarak kabul edilerek yetki oranının % 40 olarak değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 11.03.2014 tarihli olumsuz yetki tespitinin iptali ile Sendikanın yetkili olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
A. Asıl Dava
1. Davalı Sendika vekili cevap dilekçesinde; aynı gün işverenin servisleri ile işe giden işçilerin içeriye alınmayarak iş sözleşmelerinin fiilen feshedildiğini, daha sonraki günlerde noterden gönderilen fesih ihtarnamelerinde fesihlerin hırsızlık gerekçesi ile yapıldığının belirtildiğini, 100'ün üzerinde işçinin sırf kanuni hakkını kullanıp sendikaya üye olduğu için kış günü gaddarca açlığa mahkum edildiğini, işveren adresinde Mustafa Karabağlı'ya ait unvanları ... San. ve Tic. A.Ş., ...Elektrik Elektronik A.Ş. ve Mepa Müh. Tek. Yapı San. A.Ş. olan 3 adet anonim şirket bulunduğunu, bu Şirketlerde çalışan işçilerin zaman zaman habersizce birinden çıkarılıp diğerine alındığını, çalıştırılan işçilerin vasıflı olmasına karşın ücretlerinin çok düşük olduğunu, davacının aynı adreste 2 işyeri olduğunu kabul ettiğini, bunun daha az vergi ödemek ıçin yapıldığını da beyan ettiğini, bu durumun kanuna karşı hilenin ikrarı olduğunu, kanuna karşı işlemle hukuki hak elde edilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle yetki tespitinin hukuka uygun olduğunu, Bakanlığın kayıtlara göre işlem yaptığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
B. Birleşen Dava
1. Davalı ...Elektrik Elektronik San. ve Tic A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; her üç Şirketin aynı adreste aynı çatı altında faaliyet gösterdiğini, Şirketler arasında fiilî irtibat bulunduğunu ve üç Şirket işçilerinin tek ve aynı adreste birlikte çalıştığı iddiasının doğru olduğunu, dolayısıyla ortada işletme düzeyinde yetki verilmesini gerektiren işyerleri değil, tek bir işyeri bulunduğunu, üç Şirketin işçilerinin toplamı üzerinden işyeri düzeyinde yetkinin değerlendirilmesi gerektiğini, edinilen bilgilere göre davacı Sendikanın işçilerin bir kısmını fesihten sonra 25.02.2014 tarihinde üye kaydetmesi nedeniyle işçilerin o tarihte çalıştığını iddia ettiğini, oysa bazı işçilerin sözleşmesinin 22.02.2014 tarihinde, bir kısmının 24.02.2014 tarihinde sabah vardiyasından sonra feshedildiğini, dava dilekçesindeki işe alınmadıkları iddiasının da 24.02.2014 günü sözleşmelerin feshedilip işçilerin 25.02.2014 günü çalışmadıklarını gösterdiğini, işyerindeki üye sayısının 7, çalışan sayısının 51 olarak saptandığını, Şirketin aynı adreste birlikte faaliyet gösterdiği ve ortakları aynı olan diğer iki tüzel kişiliğin çoğunluk nisabında değerlendirmeye alınıp alınmamasının aranacak nisabı ve yetkinin türünü etkilemediğini, yetkinin işyeri düzeyinde olduğunu, Şirketin birden fazla işyeri bulunmadığını, Şirketlerin tek şirkete düşürülmesinin birçok problemi beraberinde getireceğinden bu işlemin kredi borçlarının sona erme tarihine kadar ötelendiğini, dava dilekçesinde de dile getirildiği gibi ortada 3 ayrı işveren değil tek işveren bulunduğunu, zaten davalıya ait tek bir işyerinin olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacı Sendikanın 25.02.2014 tarihinde davalı işyerinde toplu sözleşme yetki başvurusunda bulunması üzerine 7 işçinin üye olduğunun tespit edildiğini ve 11.3.2014 tarihli olumsuz tespit yazısının gönderildiğini, yazıda belirtilen işyeri dışında adı geçen diğer Şirket işyerlerinin unvanının, vergi numaralarının ve tüzel kişiliklerinin ayrı olması nedeniyle o Şirketlerin yetki tespitine dâhil edilme imkânının bulunmadığını, itirazların haksız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 06.03.2018 tarihli ve 2015/172 Esas, 2018/124 Karar sayılı kararıyla;
“...
... Şirketinin 10001 Sk. Çiğli-... adresindeki işyerinde yetki başvuru tarihinde 144'ü kendi bordrosunda olmak üzere 245 işçinin çalıştığı, işyeri toplu iş sözleşmesi akdedebilmek için gereken üye işçi sayısının 123 olduğu, ...Sendikası üye sayısının ise 89 olduğu, Sendikanın ... Şirketindeki işyerinde toplu iş sözleşmesi akdetmek için yetkili olmadığı ve 2015/172 E sayılı dosyada davacı Şirketin yetki tespitine itirazında haklı olduğu anlaşılmıştır. Birleşen dava yönünden; sonradan kurulup kayden bir kısım işçilerin aktarıldığı ...Elektronik Şirketi ile toplu iş sözleşmesi bağıtlamak için ayrı prosedür içinde yetki verilemeyeceği, hakim şirket olan ... Şirketi nezdinde yetkinin tüm işçi üye sayıları dikkate alınarak tek bir TİS bağlamında değerlendirilmesi gerektiği” gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yo...Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen dava davalısı ... ile asıl davada davalı, birleşen davada ise davacı ... İş Sendikası tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 24.05.2018 tarihli ve 2018/921 Esas, 2018/836 Karar sayılı kararıyla;
“...
Dosya kapsamına göre ... San. ve Tic.A.Ş.'nin 10001 Sokak Çiğli-... adresindeki işyerinde yetki başvuru tarihinde 144'ü kendi bordrosunda olmak üzere 245 işçinin çalıştığı, işyeri toplu iş sözleşmesi akdedebilmek için gereken üye işçi sayısının 123 olduğu, ...Sendikası üye sayısının ise 89 olduğu, Sendikanın ... Şirketindeki işyerinde toplu iş sözleşmesi akdetmek için yetkili olmadığı davacı işveren şirketin yetki tespitine itirazında haklı olduğu,birleşen dava açısından ise sonradan kurulup kayden bir kısım işçilerin aktarıldığı ...Elektrik Elektronik San ve Tic A.Ş. ile toplu iş sözleşmesi bağıtlamak için ayrı prosedür içinde yetki verilemeyeceği, hakim şirket olan ... San. ve Tic.A.Ş. nezdinde yetkinin tüm işçi üye sayıları dikkate alınarak tek bir TİS bağlamında ve uyuşmazlığın yetki tespiti için başvuru tarihindeki şartlara göre değerlendirilmesi gerektiği de dikkate alındığında ve buna göre aynı iş işkollarında yer alan birlikte istihdam olgusu ile çalışan işyerlerinin tek bir işyeri yahut işletme niteliğinde değerlendirilerek mahkemece verilen kararda hatalı yön bulunmadığından davalı ... vekilinin ve Davalı-birleşen dava davacısı ...Sendikası vekilinin istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
...” gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen dava davalısı ... ile asıl davada davalı, birleşen davada ise davacı ... İş Sendikası vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 10.01.2019 tarihli ve 2018/12148 Esas, 2019/734 Karar sayılı kararıyla;
"...
Somut uyuşmazlıkta asıl dava konusu yetki tespiti ile ... San. Tic. A.Ş. işverenine ait “....” olmak üzere aynı adreste yer alan (...) ve (...) sicil numaralı iki işyerinden oluşan işletmede % 40 çoğunluğa göre sonuca gidilerek 21.02.2014 başvuru tarihi itibariyle 147 işçi ve 61 sendika üyesi olduğu gerekçesiyle ...Sendikasının toplu iş sözleşmesi yapabilmek için gerekli çoğunluğu sağladığı tespit edilmiştir.
Birleşen dava konusu olumsuz yetki tespiti ile de ...Sendikasının başvurusu üzerine ...Elektrik Elektronik San. ve Tic. A.Ş. işverenine ait “....” adresinde yer alan (1218697) sicil numaralı işyerinde 25.02.2014 başvuru tarihi itibariyle 51 işçinin çalıştığı ancak 7 sendika üyesi olduğu gerekçesiyle sendikanın gerekli çoğunluğu sağlayamadığı tespit edilmiştir.
Asıl davada ve birleşen davada işveren, ... San. ve Tic. A.Ş., ...Elektrik Elektronik San. ve Tic. A.Ş. ile dava dışı Mepa Mühendislik Teknik Yapı San. ve Tic. A.Ş. işyerlerinin tamamının aynı adreste yer aldığını, tamamının işçilerinin aynı adreste, aynı bantta karışık şekilde çalıştığını ileri sürerek belirtilen birimlerin tamamının tek bir işyeri sayılması gerektiğini ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesince de, işveren iddiası yerinde görülerek belirtilen birimler tek bir işyeri sayılarak sonuca gidilmiş, tüm birimlerde başvuru tarihi itibariyle çalışan işçi sayısı saptandıktan sonra sendikanın gerekli çoğunluğu sağlayamadığı ve birleşen dava konusu ...Elektrik Elektronik San. ve Tic. A.Ş.’nin de ayrıca bir yetki tespitine konu olamayacağı gerekçesiyle dava reddedilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi de benzer gerekçelerle istinaf başvurularının reddine karar vermiştir.
Bu noktada, hukukumuzda yer alan en önemli ilkelerden biri olan “Hakkın kötüye kullanım yasağı” ilkesine değinmek gerekmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Dürüst Davranma” alt başlıklı 2. maddesinde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır” ilkesine yer verilmiş, devamında da “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz” kuralı getirilmiştir.
Bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması suretiyle başkasına bir zarar verilmesi hakkın kötüye kullanımını oluşturur. TMK’nun 2/1 hükmü herkesin haklarını, toplumda geçerli doğruluk dürüstlük ve iş ilişkilerinin gerektirdiği karşılıklı güven anlayışına uygun olarak kullanmasını emreder. Hakkın kullanımı ölçütünü TMK'na göre dürüstlük kuralları verir. Bunun yanında ayrıca hak sahibinin başkasını ızrar kastıyla hareket etmiş olup olmadığını araştırmaya gerek yoktur. Önemli olan başkasına zarar vermek kastı değil; hakkın dürüstlük kurallarına aykırı olarak kullanılması sonucunda başkasının zarar görmüş olmasıdır.
Objektif iyiniyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen TMK’nun 2. maddesi, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanmasını yasanın korumayacağını belirtmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen, hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının amacı, hakime özel ve istisnai hallerde (adalete uygun düşecek şekilde) hüküm verme olanağını sağlamaktadır.
Bir hakkın kullanılmasının açıkça adaletsizlik oluşturduğu, gerçek hakkın tanınması ve bireyin korunması için tüm hukuki yolların kapalı bulunduğu zorunluluk hallerinde, TMK'nun 2. maddesi uygulama alanı bulur ve olağanüstü bir imkan sağlar; haksızlığı düzeltici, kanundaki kuralları tamamlayıcı fonksiyonunu yerine getirir (25.1.1984 gün ve 1983/3 E., 1984/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).
Diğer taraftan, kullanılan hak soyut değil somut olaylara dayanmalıdır. Eğer bir olayda, objektif iyiniyet kurallarına aykırılık varsa, burada hakkın kötüye kullanımı söz konusudur. Objektif iyiniyet kurallarını, her olayda geçerli kabul edilebilecek bir ölçü bulmak mümkün değildir. Hak sahibinin hakkını kullanmada iyi yada kötü niyetli olduğunu saptamak kullananın iç dünyası ile ilgili olduğundan bunu belirlemek oldukça güçtür. Dolayısıyla her somut olayda, iyiniyet kurallarına aykırılığın olup olmadığının kendi şartları içerisinde değerlendirilmesi gerekir.
Kuşkusuz hakkın kötüye kullanımının söz konusu olması durumunda, herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğundan, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı ve evrensel hukuk ilkeleri arasında yer alan “hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” ilkesi iş hukuku alanında da göz önünde bulundurularak varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında ifade etmek gerekir ki, işveren tarafından, üç farklı tüzel kişiliği haiz ticaret şirketi işverene ait gözüken farklı işyerlerinin, tek bir işyeri niteliğinde kabul edilmesi gerektiği iddiası hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olup, hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı ilkesi gözetildiğinde işverenin bu iddiasına itibar edilemez. Buna göre farklı tüzel kişi işverenlerin her birinin ayrı ayrı yetki tespiti konusu olması gerektiği gözetilerek sonuca gidilmelidir.
Bu tespitten sonra asıl ve birleşen davaya yönelik temyiz itirazları ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
İlk derece mahkemesince asıl dava yönünden yapılan araştırma eksik ve hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Öncelikle mahkemece sadece ... San. ve Tic. A.Ş. işverenine ait (...) ve (...) sicil numaralı birimler dikkate alınmalı ve ayrıca (...) sicil numaralı birimin başvuru tarihindeki işkolu da araştırılarak iki birimin işletme yahut tek bir işyeri niteliğinde olup olmadığı belirlenmelidir.
Birleşen dava yönünden de tespit konusu ...Elektrik Elektronik San. ve Tic. A.Ş.’nin ayrıca yetki tespiti konusu olabileceğinin kabul edilmesine göre, diğer işyerlerinden bağımsız olarak değerlendirme yapılmalıdır.
Diğer taraftan 6356 sayılı Kanun’un 42. maddesinin 4. fıkrasında yer alan “Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz” düzenlemesi de gözetilerek, gerek asıl dava gerekse birleşen dava yönünden Şubat 2014 döneminde işe giren ve işten ayrılışı yapılan tüm işçilere dair işe giriş ve işten ayrılış bildirgeleri getirtilerek başvuru tarihindeki işçi sayıları duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.
Son olarak bir kısım işçiler tarafından işe iade davaları açıldığı ileri sürüldüğünden, mahkemece bu husus da araştırılmalı, işe iade kararı kesinleşen ve başvuru tarihinde dikkate alınması gereken işçi ve sendika üyesi bulunup bulunmadığı ve bunların sayısı saptanmalıdır.
...” gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyulan bozma kararı sonrasında;
“... ASIL DAVA YÖNÜNDEN; davacı işverenin tek bir iş yeri olduğu yönünde kanaat mahkememizde hasıl olduğundan yetki için %50 çoğunluk aranması gerektiği, yetki başvuru tarihinde çalışan işçi sayısının 147, yine yetki başvuru tarihinde çalışan üye işçi sayısının ise 62 olduğu, böylelikle aranan %50 çoğunluğa ulaşılamadığı, zira üye işçi sayısının toplam işçi sayısının %42,18'ine tekabül ettiği, bu nedenle asıl dava yönünden dava konusu olan ve Bakanlık tarafından yapılan yetki tespitinin yerinde olmadığı, böylelikle asıl davanın kabulü ile ...'nın 25/02/2014 tarih ve 70161800/592/3579 sayılı yetki belgesinin iptaline karar verilmesi gerektiği, BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN İSE; birleşen dosya davalısı ...Şirketi'nin başvuru tarihi itibariyle 61 çalışanının olduğu, bunlardan 8 tanesinin sendikaya üye olduğu, böylelikle aranan çoğunluğun sağlanamadığı ve Bakanlık tarafından verilen 11/03/2011 tarihli olumsuz yetki tespitinin yerinde olduğu, bu nedenle birleşen dava ile talep olunan bu tespitin iptali ve sendikanın yetkili olduğu yönündeki taleplerin yerinde olmadığı anlaşıldığından birleşen davanın reddine karar verilmesi gerektiği ...” gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yo...Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl dava bakımından davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl dava bakımından davalı ... vekili temyiz dilekçesinde, asıl dava yönünden davanın kabulü ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 25.02.2014 tarihli ve 3579 sayılı yetki belgesinin iptaline karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, iş sözleşmesi sona eren 64 işçiden 62'sinin 09.02.2014-25.02.2014 tarihleri arasında iş sözleşmelerinin feshinden çok kısa bir süre önce Birleşik Metal İşçileri Sendikasına üye olduğunu, fesih tarihi itibarıyla sendika üyelik tarihleri arasında çok kısa bir süre bulunduğunu, işçilerin çıkarılış biçimlerinin topluca işe alınmamak suretiyle fiilî olarak yapıldığını, işyerine alınmayan işçilerle ilgili olarak tutulan toplam 131 tutanakta sadece Mustafa Karabağlı'nın imzasının bulunduğunu, bu tutanakta belirtilen işçilerin savunma vermekten kaçındıklarına ilişkin herhangi hukuki nitelikte bir belge veya tutanak bulunmadığını, fesihlerin haklı nedene dayanmadığını ve işverence sendikal nedene dayanmadığının ispat edilemediğini belirtmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 41 inci ve devamı maddeleri kapsamında olumlu ve olumsuz yetki tespitinin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Toplu iş sözleşmesi kavramı Anayasa'nın 53 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” başlıklı maddenin birinci fıkrasına göre “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
2. Toplu iş sözleşmesi yetkisi ise toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip olan kişi veya kuruluşların mevzuatta öngörülen şartları sağlaması durumunda toplu iş sözleşmesi yapabilme yetkisi olarak ifade edilebilir.
3. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun “Yetki” kenar başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrası şöyledir :
“Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
4. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” kenar başlıklı 42 nci maddesi şöyledir:
“(1) Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir.
(2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir.
(3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir.
(4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz.
(5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.”
5. Yine aynı Kanun'un “Yetki İtirazı” başlıklı 43 üncü maddesi şöyledir:
“(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.
(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.
(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yo...başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yo...başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.
(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”
3. Değerlendirme
1. Somut uyuşmazlıkta, asıl dava konusu yetki tespiti ile ... San. Tic. A.Ş. işverenine ait “....” olmak üzere aynı adreste yer alan (...) ve (...) sicil numaralı iki işyerinden oluşan işletmede % 40 çoğunluğa göre sonuca gidilerek 21.02.2014 başvuru tarihi itibarıyla 147 işçi ve 61 sendika üyesi olduğu gerekçesiyle ...Sendikasının toplu iş sözleşmesi yapabilmek için gerekli çoğunluğu sağladığı tespit edilmiştir.
2. Birleşen dava konusu olumsuz yetki tespiti ile de ...Sendikasının başvurusu üzerine ...Elektrik Elektronik San. ve Tic. A.Ş. işverenine ait “....” adresinde yer alan (1218697) sicil numaralı işyerinde 25.02.2014 başvuru tarihi itibariyle 51 işçinin çalıştığı ancak 7 sendika üyesi olduğu gerekçesiyle sendikanın gerekli çoğunluğu sağlayamadığı tespit edilmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesince yukarıda belirtilen gerekçelerle asıl dava yönünden “Davanın KABULÜ ile T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 25/02/2014 tarih ve 70161800/592/3579 sayılı yetki belgesinin iptaline”, birleşen dava yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
4. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre ve özellikle işçi sendikasının geçerli bir temyiz başvurusu olmadığı da gözetildiğinde; temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
VII. KARAR
Yukarıda açıklanan sebeplerle;
A. Davacı Temyizi Yönünden
Asıl davada davalı birleşen davada davacı ... İş Sendikası vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden REDDİNE,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,
B. Asıl Dava Bakımından Davalı ... Vekilinin Temyizi Yönünden
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle işçi sendikasının geçerli bir temyiz başvurusunun olmadığının anlaşılmasına göre davalı Bakanlık vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
12.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.