
Esas No: 2021/1893
Karar No: 2021/7142
Karar Tarihi: 29.12.2021
Danıştay 8. Daire 2021/1893 Esas 2021/7142 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/1893
Karar No : 2021/7142
Kararın Düzeltilmesi İsteminde Bulunan (Davacı): …
Karşı Taraf (Davalı) : …Bakanlığı
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Danıştay Sekizinci Dairesinin 06/10/2020 gün ve E:2016/11840, K:2020/4079 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi :İstemin kabulü ve mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçede öne sürülen düzeltme nedenleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesine uygun bulunduğundan düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Sekizinci Dairesinin 06/10/2020 gün ve E:2016/11840, K:2020/4079 sayılı kararı kaldırılarak işin esası yeniden incelendi.
Dava, davacı tarafından şikayet edilen İzmir Barosuna kayıtlı Avukat …ve Avukat …hakkında 05.06.2015 tarihli Olur ile soruşturma izni verilmemesine ilişkin Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün …tarih ve …sayılı işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, davacının birlikte çalıştığı avukatlar ile yaşadığı anlaşmazlıklar neticesinde bürodan ayrılmasının ardından birlikte çalıştığı avukatların kendisi hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ve iftiralar ile müvekkillerinin azline neden olduğuna dair davacının soyut iddiaları dışında iddialarını ispat edecek nitelikte hukuken kabul edilebilir somut bilgi ve belge bulunmadığı anlaşıldığından, adı geçen avukatlar hakkında, bu konuda yapılan şikayet ile ilgili soruşturma izni verilmemesi yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 58. maddesinde, "Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır. (...)"; 59. maddesinde, "58 inci maddeye göre yapılan soruşturmaya ait dosya Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne tevdi olunur. İnceleme sonunda kovuşturma yapılması gerekli görüldüğü takdirde dosya, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesine en yakın bulunan ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet Savcılığına gönderilir. Cumhuriyet Savcısı beş gün içinde, iddianamesini düzenliyerek dosyayı son soruşturmanın açılmasına veya açılmasına yer olmadığına karar verilmek üzere ağır ceza mahkemesine verir. İddianamenin bir örneği, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun hükümleri uyarınca, hakkında kovuşturma yapılan avukata tebliğ olunur. Bu tebliğ üzerine avukat, kanunda yazılı süre içinde bazı delillerin toplanmasını ister veya kabule değer bir istemde bulunursa nazara alınır, gerekirse soruşturma başkan tarafından derinleştirilir. Haklarında son soruşturmanın açılmasına karar verilen avukatların duruşmaları, suçun işlendiği yer ağır ceza mahkemesinde yapılır. Durum avukatın kayıtlı olduğu baroya bildirilir." hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı tarafından ... Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet başvurusunda, şikayetli avukatların kendisine ait büroda çalıştıkları, aralarında geçen anlaşmazlık sebebiyle iş akitlerini tek taraflı olarak feshettiği ve bürosunu başka bir yere taşıdığı, daha sonra her iki avukatın birlikte hareket ederek ortak müvekkillerine kendisini kötüledikleri ve hastalığı sebebiyle tedavi görmesinden de yararlanarak bu süreçte 100 kadar müvekkili tarafından azledilmesine neden oldukları, devam eden icra dosyalarından müvekkillerinin alacaklarını ortakmış gibi hareket ederek tahsil ettikleri, PTT memuru ... isimli kişiyi tebligatların kendi adreslerine yapılması konusunda yönlendirdikleri, duruşmalara girmesine engel oldukları, banka hesaplarının şikayetli avukatlarca kötüye kullanıldığı,
dosyalarını takip ederek kendisinin alması gereken vekalet ücretlerini şikayetli avukatların aldıkları, bunun hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu iddialarında bulunduğu, …Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan inceleme sonucu hazırlanan 21.04.2015 tarihli fezlekede, avukatlara isnat olunan eylemin vekil sıfatıyla yapılan bir işlem olmadığı, eylemlerinin avukatlık görevinden kaynaklanmadığı, bu sebeple soruşturmanın 1136 sayılı Avukatlık Kanunu gereğince Bakanlığın iznine tabi olmadığı, genel hükümler uyarınca işlem yapılmasının uygun olacağı yönünde görüş bildirildiği, Bakanlık tarafından yapılan incelemede ise, müştekinin bürodan ayrılması sonrasında müşterek vekil olarak kendilerini tayin eden müvekkilleri ile görüşerek şikayetçiyi haksız olarak vekillikten azletmelerine neden olduklarına dair soyut iddia dışında delil bulunmadığı bu sebeple iddianın doğrulanmadığı gerekçesiyle şikayetli avukatlar hakkında soruşturma izni verilmemesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından şikayetli avukatlar aleyhine kendisine ait müvekkilleri etkileyerek azle neden oldukları ve azledenler açısından tahsil edilen paralardan %15 vekalet ücreti kaybına, büroya gelen işlerden de kazanç kaybına uğradığı iddiasıyla 5.000,00 TL maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açıldığı, …İş Mahkemesi'nin E:…K:…sayılı kararında, taraflar arasında hizmet ilişkisinin olmadığı, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 44-A bendinde belirtilen gider ortaklığına dayanan "aynı büroda birlikte çalışma" halinin mevcut olduğu, davalılarca dosyaya sunulan hizmet döküm cetvellerinden davacının işveren olarak kayıtlarda adının geçmediği ve "bağımlılık", "zaman", "iş görme", "ücret", "işin yönetim ve denetimi" unsurlarının taraflar arasında bulunmadığı, davacı ve davalıların müvekkillerinden aldığı ortak vekaletnameye istinaden işin yürütüldüğü bu nedenle taraflar arasında iş kanunu anlamında işçi-işveren ilişkisinin kurulmadığı, alacağın niteliği nazara alındığında görevli mahkemenin alacak miktarına göre genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın …Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği, …Asliye Hukuk Mahkemesinin …esasına kayıtlı olarak görülen davada, 149 kişiye ait azilname örneği, taraflar arasında uyuşmazlığa konu dava dosyaları, disiplin soruşturmalarıyla ilgili dilekçeler, bilirkişi raporu ve tanık beyanları da dikkate alınarak, davacı avukatın ameliyat olması nedeniyle belirli bir süre avukatlık yapamadığı, bu süreç içinde davalıların davranışları sonucu davacının bir kısım müvekkillerinin davacıyı azlettiği, azil nedeniyle davacının hak kazanabilecek vekalet ücretlerinden mahrum kaldığı, davacının uğradığı zararın davalıların haksız rekabet oluşturan eylemleri sebebiyle elde etmekten mahrum kalınan kazanca ilişkin olduğu, öte yandan davalıların birlikte çalıştığı süre zarfında sır sayılan müvekkil bilgilerini, dürüstlük kuralına aykırı olarak kendi menfaatlerine kullandıkları gerekçesiyle bilirkişi raporunda yer verilen tespitler ve davacının talebiyle de bağlı kalınarak davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesince, her ne kadar şikayetli avukatların davranışları sonucu davacının müvekkillerinin azline neden olduklarına dair davacının soyut iddiaları dışında iddialarını ispata yarar nitelikte hukuken kabul edilebilir somut bilgi ve belge bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yukarıda gerekçesine yer verilen …Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılamada dinlenen ve şikayetli avukatlarca kendilerine de davacının azledilmesi hususunda teklifte bulunulan tanık beyanlarından, şikayete konu iddiaların soyut mahiyette olmadığı, şikayetli avukatların haksız rekabete dayalı davranışları sonucu davacının müvekkillerinin azline neden oldukları anlaşılmaktadır. Ayrıca azil işlemlerinin de özellikle belirli bir dönemde ve taraflar arasında anlaşmazlığın yaşandığı tarihten sonra (2015 yılının mart ve nisan aylarında) gerçekleştiği dikkate alındığında, bu durumun hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi davacının mağduriyetine de neden olduğu açıktır.
Diğer taraftan, davacının gerek …Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğu şikayet başvurularında ve gerekse savcılık ifadesinde müvekkillerinin azline neden olma iddiası dışında başkaca iddialarının da yer aldığı görülmekte olup söz konusu iddialar yönünden herhangi bir inceleme ve araştırmanın yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, şikayetli avukatların eylemlerinin bir bütün olarak değerlendirilerek görevi kötüye kullanma suçunun yasal unsurlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilebilmesi açısından soruşturma izni verilmesi gerekirken aksi yönde işlem tesisi ile soruşturma izni verilmemesine yönelik işlemde ve İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinde; "Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sükûnunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır. Ancak, davanın ihbarı ve bilirkişi seçimi Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re'sen yapılır." hükmü yer almaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 447/2 maddesinde, "Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.
" hükmü uyarınca 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununu ek ve değişiklikleri ile birlikte tümüyle yürürlükten kaldıran ve 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 61. maddesinde, "Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir. Dava kendisine ihbar edilen kişinin de aynı şartlarda bir başkasına ihbarda bulunması mümkündür ve bu şekilde ihbar tevali ettirilebilir." hükmü, 63. maddesinde ise; "Dava kendisine ihbar edilen kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılabilir." hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu edilen işlemin iptali istemi ile açılan dava sonucu verilen karar menfaatini etkileyebileceğinden, şikayet edilen avukatlar yönünden, yukarıda belirtilen Yasa hükümlerinde öngörülen davanın ihbarı için geçerli koşulların oluştuğu anlaşılmakta olup, Mahkemece yeniden karar verilirken davanın res'en şikayetli avukatlara da ihbar edilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, …İdare Mahkemesinin …tarihli E:…K:…sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine, 29/12/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
(X)- Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararlar hakkında karar düzeltilmesi yoluna başvurulabilmesi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesinde yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İstemde bulunan tarafından öne sürülen düzeltme nedenleri sözü edilen maddede belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığından karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesi gerektiği görüşü ile çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
